Rehber

rehber

SSSSS

All on 4 & All on 6

All on 4 ve All on 6 implant uygulaması teknikleri; kemik kaybı nedeniyle hareketli protezlerde uyum problemi yaşayan, sabit protez yaptırmak isteyen, tüm dişlerini kaybetmiş hastalar için minimum implant uygulaması ile diş protezinin sabitlenmesi işlemidir. Bu işlemlerde, bireyin çene kemiklerinin durumuna bağlı olarak 4 ila 8 implant uygulaması yapılır. İmplant uygulamaları hakkında daha ayrıntılı bilgiyi Dental İmplant yazımızda bulabilirsiniz. All on 4 ve All on 6 uygulamaları, protezin sabitlenmesini sağlayarak kullanım konforunu artırır. Bunun yanı sıra, geçici protezlerin işlem günü hastaya uygulanabilmesi sayesinde estetik olarak da avantaj sağlamaktadır.
All on 4 ve All on 6 teknikleri kimler için uygundur?
All On Four ve All on 6 tedavi teknikleri; tüm dişlerini kaybetmiş, implant uygulamaları için engel teşkil edecek herhangi bir sağlık problemi olmayan hastalar için uygun bir işlemdir. Bunun yanı sıra All On Four ve All on 6 teknikleri; tüm dişleri tedavi edilemeyecek kadar hasar görmüş ya da çevresindeki kemik desteğini kaybetmiş hastalarda, bu dişlerin çekimi ile aynı seansta implant tedavisi yapılabilmesi için de uygun bir seçenektir. Bu hastalar tarafından çok sayıda implant uygulaması yapılması tercih edilmeyebilir ya da hastada özellikle çene hattının arka bölgelerinde önemli derecede kemik kaybı olması nedeniyle kayıp olan bölgelerde implant uygulaması yapılabilmesi için ek tedaviler gerekli olabilir. Bu durumlarda, All on 4 ve All on 6 teknikleri, ek bir işlem yapılmasına gerek olmadan sabit protez yapılabilmesi için uygun tedavi alternatifleridir.
All on 4 ve All on 6 tekniklerinin avantajları nelerdir?
All on 4 ve All on 6 uygulamalarının, tüm dişlerini kaybetmiş hastalarda implant tedavisi ile aynı günde protez yapılmasına imkan tanıması estetik ve fonksiyonel özelliklerin geri kazandırılmasında büyük avantaj sağlamaktadır. Protezin estetiği, kişiye özel olarak kolaylıkla planlanabilir. Bu planlamaya gülüş hattının düzenlenmesi ile gülüş estetiğinin sağlanması da dâhil edilebilir. All on 4 ve All on 6 tedavi tekniklerinin uygulanmasında, çoğunlukla çene kemiği üzerinde ya da sinüs tabanında kemik miktarını arttırmak için yapılan ek işlemlere ihtiyaç duyulmaz.Konforlu bir tedavi seçeneğidir. İşlem sonrasında genellikle ağrı ya da ödem meydana gelmez. Nadiren minimal ağrı ve ödem olabilir. Ancak; diş hekiminin reçete edeceği ilaçların düzenli kullanımı ile bu süreçte konfor kaybı yaşanması kolaylıkla önlenebilir. All on 4 ve All on 6 teknikleri ile yapılan protezlerin temizliği ve bakımı, standart dental implant uygulamalarına oranla daha kolaydır. Uygulamada hazırlanan protezin sabit olması ve damak bölgesine oturan parçasının bulunmaması sayesinde, kullanımı hareketli diş protezlerine göre çok daha kolaydır.
All on 4 ve All on 6 tedavi süreçlerinde sizi neler bekliyor?
All on 4 ve All on 6 tedavilerinin planlanması için ilk seans klinik ve radyografik muayenelerin ayrıntılı bir şekilde yapılması gerekir. İmplant yerleşimi yapılabilmesi için diş eti dokusunun ve kemik miktarının yeterli olup olmadığı kontrol edilmelidir. Yeterli olmadığı durumlarda ilgili bölgede ihtiyaç olan dokunun kazandırılması için tedavi öncesinde ek işlemler uygulanabilir. Dokuların durumuna göre kemik ilavesi, kemik tozu eklenmesi ya da hastanın kendi kemiğinin farklı bir bölgeden alınarak ihtiyaç olan bölgeye yerleştirilmesi ile yapılır. Alanında uzman cerrahlar tarafından yapılan bu işlemlerin uygulanması durumunda, kemiğin ideal kaliteye ulaşabilmesi için 4-6 ay beklenmesi gerekir. Bu süreç geçtikten sonra gerekli kontroller sağlanarak implant uygulaması yapılabilir.
Tüm koşulların uygulama yapılması için uygun olması durumunda, geçici protezin hazırlanabilmesi için ölçü alınır. Çevredeki dokuların sağlığını koruyarak yapılabilecek en ideal tedavinin belirlenebilmesi için çene kemiklerinin ayrıntılı bir şekilde incelenmesine izin veren bilgisayarlı tomografilerden yararlanılır. Hastanın tomografi görüntüsü üzerinden ayrıntılı ölçümler yapılır, implantların uygulanacağı alanlar belirlenir. Oluşturulan plan doğrultusunda, tedavi günü çekim yapılması gereken dişler varsa çekilir, 4 ya da 6 adet implant uygulaması yapılır. Bu işlemler; lokal anestezi altında kolaylıkla yapılabilir fakat anksiyetesi ve korku düzeyi yüksek olan hastalarda, sedasyon ya da genel anestezi uygulamalarıyla da yapılabilir. İmplant uygulamaları ile aynı gün geçici diş protezleri de implantların üzerine sabitlenir. İmplant ile kemiğin kaynaşma süreci, geçici protezler ile konforlu bir şekilde geçirilir. Ortalama 3 ay süren bu sürecin sonunda implantlar, daimi protezlerin yapılması için hazır hale gelir.
All on 4 ve All on 6 işlemlerinin ardından sizi nasıl bir süreç bekliyor?
All on 4 ve All on 6 işlemlerinden sonra ağrı ya da ödem nadiren meydana gelir. Bu durum ise konfor kaybı yaşamadan kolaylıkla atlatılabilir. Diş hekiminin reçete ettiği ilaçların düzenli kullanımı ve bölgeye soğuk kompres yapılması, ağrı ve ödemin kısa sürede kontrol altına alınması için yeterlidir. Uygulama sonrasında hastalar, geçici diş protezinin üzerine olabildiğince az yük gelmesine dikkat etmelidir. Bunun için sert ya da yapışkan forma sahip besinlerden uzak durulmalı, geçici protezlerin ağızda bulunduğu süreç boyunca yumuşak gıdalar tercih edilmelidir. Kemik ile implantın arasındaki bağlanma ideal olarak gerçekleştiği zaman daimi diş protezlerine geçiş yapılır. Daimi diş protezleri implant üzerine sabitlendiğinde ise normal beslenme düzenine geri dönülebilir. Ağız bakımına dikkat edilmesi de implantların ömrü için önemli bir faktördür.
All on 4 ve All on 6 uygulamalarının ömrünü belirleyen faktörler nelerdir?
Yapılan araştırmalarla uzun dönem başarısı kanıtlanmış All on 4 ve All on 6 uygulamaları, bu tedavi tekniğinin uygun olduğu hastalar için en konforlu yöntemdir. Ancak bu süreçte kemik ile implant arasındaki bağlantının iyi bir şekilde sağlanması büyük önem taşır. Bu bağlantının en ideal şekilde oluşturulabilmesi için hastanın hekim tarafından verilen ilaçları ve önerilen diyeti; gerekli dönemde, tavsiye edildiği şekilde uygulaması gerekir. Bunun yanı sıra; hem geçici diş protezlerin hem de daimi diş protezlerin kullanıldığı dönemde, günlük ağız bakımına dikkat edilmeli ve düzenli hekim kontrollerine gidilmelidir. Bu sayede implant çevresinde enfeksiyon oluşması ve implantların kaybedilmesi ihtimallerinin önüne geçilir.

Botoks Uygulamaları

Botoks uygulaması, sinir liflerindeki iletimin bilinçli olarak bloke edilmesiyle, ilgili kasların rahatlamasında etkilidir. Bunun yanı sıra, ilgili bölgede ağrı kesici etki de gösterir. Bu etkiler; özel bir bakteriden, laboratuar ortamında ve steril bir şekilde elde edilen botulinum toksini ile sağlanır. Geçici süre etki gösterir ve yalnızca uygulama yapılan alan ile sınırlıdır. Düzenli olarak uygulanan kaslarda ise etki süresinde artış gözlenebilir ve uzun süre uygulamaların tekrar etmesi ile ilgili kastaki ihtiyaç ortadan kalkabilir.
Botoks tedavisinin avantajları nelerdir?
Cerrahi bir işlem yapılmadan, cilt bütünlüğü korunarak işlem yapılmasına olanak tanır. Kas aktivasyonlarının fazlalığına bağlı olarak yüzde meydana gelen hacim artışı ve kırışıklık oluşumunun azalmasını ya da yok edilmesini sağlar. Uygulama için anestezi yapılmasına ihtiyaç yoktur. Yapılan işlemlerin geri dönüşümlü olması, karar verme aşamasında kolaylık sağlar.
Diş hekimliğinde hangi durumlarda botoks uygulamalarından yararlanılır?
Diş hekimliği kapsamında botoks uygulamaları; aşırı gelişmiş, gereğinden fazla aktivite gösteren baş ve boyun kaslarına yapılabilir. Bruksizmde (diş sıkma/gıcırdatma), ağız çevresi kaslarının düzenlenmesinde, çene eklemi hastalıklarında, kas hareket bozukluklarında ya da spazmında, yüz felcinin neden olduğu asimetrilerin düzenlenmesinde, sinir hasarına bağlı kronik ağrılarda, tükürük beziyle ilgili olan hastalıkların bazılarında veya ortodontik amaçlı cerrahilerin sonrasında hastalığın nüks etmesini önlemek için tedavi amaçlı kullanılabilir. Bruksizm ve gummy smile (diş eti gülümsemesi) problemleri ise en sık tercih edildiği alanlardır.
Bruksizm tedavisinde botoks uygulaması:
Botoks, bruksizm tedavisinde plak uygulamalarından yeterli verim alınamayan hastalar için uygun bir alternatiftir. Tedavi, çenenin kapanmasında etkili olan çiğneme kaslarına botoks uygulaması ile yapılabilir. Bu işlem, aktivasyonu artmış olan kasların kuvvetinde azalma sağlayarak yüzde kuvvet dengesinin sağlanmasında rol oynar. Kas kuvveti çiğneme fonksiyonu için yeterli olan güç seviyesine geri getirilir. Bu sayede, kasların aşırı fonksiyonlarının neden olacağı harabiyet önlenir, dişler ve eklemler zararlı etkilerden korunmuş olur. Bruksizm probleminde çene kaslarının yanı sıra, üst yüzde şakak bölgesindeki kaslar da etkilenebilir ve baş ağrılarına neden olabilir. Bu nedenle üst yüz bölgesi botoks uygulamalarının da tedaviye eklenmesi gerekli olabilir. Botoks uygulamasının etkili olduğu süreç içerisinde, bruksizm probleminin oluşmasına neden olan ana etki tedavi edilirse uygulamanın tekrar edilmesine gerek olmaz. Ancak kas kuvvetinin tekrar artması durumunda, tedavinin de tekrarlanması gerekebilir.
Gummy smile tedavisinde botoks uygulaması:
Gülme esnasında diş etlerinin görünümünün standartların üzerinde olmasına gummy smile (diş eti gülümsemesi) adı verilir. Gummy smile, botoks uygulamaları ile geçici olarak ortadan kaldırılabilir. Cerrahi tedavilerin yeterli olmadığı, bölgedeki kasların çok aktif olduğu durumlarda ise cerrahi tedavi seçeneklerine ek olarak da botoks uygulaması yapılması tercih edilebilir.
Tedavi sürecinde sizi neler bekliyor?
Botoks uygulaması tek seansta kısa bir süre içerisinde kolaylıkla yapılabilir. Hasta günlük yaşantısına hiçbir kısıtlama olmadan devam edebilir. Konforlu bir işlem olduğu için genellikle anestezi uygulamasına gerek olmaz. Gerekli durumlarda ise yüzeysel uyuşma sağlamak için lokal anestezik kremler uygulanabilir. Tedavide istenen etkinin sağlanabilmesi için uygulamanın yapılması gereken noktalar, ayrıntılı muayene ile belirlenir. Tedavi seansının 10-15 gün sonrasına ise kontrol randevusu verilebilir. Bu randevuda botoksun birey üzerindeki etkisi değerlendirilir, gerekli olması durumunda doz takviyesi yapılabilir.
Botoks uygulaması yapıldıktan sonraki süreçte sizi neler bekliyor?
Botoks uygulaması, tedaviyi takiben üçüncü günde etki göstermeye başlar. Yaklaşık olarak ikinci hafta içerisinde ise etkisi en yüksek düzeyine ulaşır. Uygulamanın maksimum etki düzeyine ulaştıktan sonra ise yaklaşık olarak 4 ila 6 aylık bir süreçte etkisi kontrollü bir şekilde azalır. Gerekli durumlarda uygulama kolaylıkla tekrar edilebilir. Uygulamanın düzenli olarak yaptırılması durumunda ise tedavinin etki süresi uzayabilir.
Botoks uygulamasının ardından, işlem yapılan bölgede morluk ya da ödem nedeniyle hafif şişlik meydana gelebilir. Tedavi alanına işlem sonrasında buz uygulanması bu durumların oluşma ihtimalini minimuma indirir. Ödemin artmasını önlemek için birkaç gün vücut ısısını artıracak aktivitelerden kaçınmak faydalı olabilir. İlk birkaç gün aynı zamanda uygulama yapılan bölge bir miktar hassas olacağı için darbelerden ve güneş ışınlarının zararlı etkilerinden korumaya özen gösterilmelidir.
Botoks uygulaması kimler için uygun değildir?
Alerjik bünyeye sahip bireylerde botoks uygulamasında kullanılan maddeye karşı da alerji gelişme riski yüksektir. Bu nedenle tedavi planı uygulanmadan önce, cildin küçük bir bölgesinde deneme yapılarak vücudun botulinum toksinine reaksiyonu kontrol edilmelidir. Botulinum toksinine karşı alerjisi olan bireylere ise botoks uygulaması yapılamaz. Bunun yanı sıra, botoks uygulamasının hamile veya emziren bireyler üzerinde gösterdiği etkilere dair yeterli araştırma bulunmamaktadır. Bu nedenle, botoks uygulaması hamile ya da emziren bireylere de yapılamamaktadır.

Bruxism
Bruksizm, gün içerisinde istem dışı olarak dişleri uzun süreli sıkma ya da gıcırdatma davranışıdır. Bu durum, genellikle uyku esnasında artar ve yoğunluğu stres durumuna bağlı olarak değişkenlik gösterebilir. Çiğneme kasının güçlenmesiyle hastalığın şiddeti artar.
Bruksizm hastalarında hangi belirtiler gözlenebilir?
Yanakta çiğneme kası üzerinde ve çene eklemi hizasında ağrı meydana gelebilir. Ağrı; ilerleyen dönemlerde şakaklarda, boyunda ve omuzda da gözlenebilir. Genellikle sabah saatlerinde şiddetlidir. Ağız açma ve kapama hareketlerinde de ağrı ve eklemlerde klik sesi olabilir. Dişlerde sallanmalar, aşınmalar ve kırıklar görülebilir. Bu durumlara bağlı diş hassasiyeti gelişebilir.
Bruksizm için tedavi seçenekleri nelerdir?
Çiğneme kasının gevşemesi ve şikayetlerin ortadan kaldırılması için koruyucu plaklar hazırlanabilir ya da çiğneme kasına botoks uygulaması yapılabilir. Bruksizm dişlerin istenmeyen temaslarından kaynaklanıyorsa, işlem uygun diş tedavileri ile desteklenmelidir. Rahatsızlığın seviyesine göre kas gevşetici veya psikoterapi uygulamaları gerekli olabilir. İleri seviye rahatsızlıklarda eklem içinin yıkanması gerekebilir.

Cerrahi diş çekimi (Gömülü, Komplikasyonlu)
Cerrahi çekim; dişe basit bir çekim uygulanabilmesi için, yeterli düzeyde diş etinin üzerinde olmadığı durumlarda, işlemin çevre dokular üzerinde ek işlemler yapılarak gerçekleştirilmesidir.
Cerrahi diş çekimi hangi durumlarda uygulanır?
Çene kemiğinde gömülü kalan bir dişin, hastalık etkeni olması ya da yapılması planlanan tedaviler için engel oluşturması durumunda cerrahi çekim planlanır. Özellikle 20’lik diş çekimi işlemleri, bu dişlerin sıklıkla gömülü olması nedeniyle cerrahi olarak yapılır. Bunun yanı sıra, komplikasyonlu diş çekimi olarak adlandırılan aşırı harabiyete uğramış ya da diş eti seviyesinin altında kalacak seviyede kırılmış dişlerin çekilmesi için de çevresindeki dişeti dokusunda veya çene kemiğinde işlem yapılması gerekebilir. Bu durumlarda da cerrahi çekim planlanır.
Uygulama sırasında ve sonrasında sizleri neler bekliyor?
Tedavi; lokal anestezi altında, konforlu bir şekilde tamamlanabilir. İşlem süresi ise dişin durumuna ve komşu dokularla ilişkisine bağlı olarak değişkenlik gösterir. Cerrahi bir işlem olması nedeniyle işlem sonrasında ağrı ve ödem meydana gelebilir. Ancak ilk 24 saat bölgeye soğuk kompres uygulanması, hekimin reçete edeceği ilaçların düzenli kullanılması ve ağız bakımına dikkat edilmesi durumunda bu süreç hızlı bir şekilde atlatılabilir.

Dental Facelift

Zamanla dişlerde meydana gelen aşınmalar ve diş kayıpları, gülüş estetiğinin bozulmasına ve burun ile çene ucunun arasındaki bölgede belirgin bir boyut kaybına neden olur. Bu kayıplara bağlı olarak çene ucu öne doğru ilerler, dudak kenarlarında düşüklük ve yanaklarda sarkma meydana gelir. Bu durum, sizi daha yaşlı gösterirken uzun süre devam ettiğinde desteğini kaybeden alanlarda kırışıklık gelişimini de hızlandırabilir. Yüzünüzde bu kayıplara bağlı olarak meydana gelen sarkmalar ise Dental Facelift uygulamaları sayesinde ortadan kaldırılabilir.
Dental Facelift tedavisiyle değişim nasıl sağlanır?
Arka bölgedeki diş kayıpları ve diş yüzeyindeki aşınmalar, ağız içi kaynaklı yüz sarkmalarının temel sebebidir. Bu alanda kaybedilen dokuların yerine konması ihtiyaca göre dolgu, kaplama ya da implant tedavileri ile sağlanabilir. İmplant tedavileri hakkında ayrıntılı bilgiye Dental İmplant yazımızdan ulaşılabilir. Dişlerin ön bölgelerinde meydana gelen aşınmalar ise dudak dokusunun desteğini kaybetmesine neden olur. Bu bölgede kaybedilen doku yerine konarak dudakların dolgun görünümü geri kazandırılabilir. Dental Facelift tedavisinin gerdirme etkisi, kısa vadede kaybolan desteklerin geri kazandırılmasını sağlanırken uzun vadede de kasların rahatlaması ve normal fonksiyona girmesiyle desteklenir.
Kişiye özel Dental Facelift tedavisi nasıl belirlenir?
Ağız sağlığının genel durumunun incelenmesiyle birlikte diş kaybı olan ya da dişlerde aşınma meydana gelen bölgeler tespit edilir. Aynı zamanda tüm yüzü içerisine alacak şekilde hem ön hem de yan profil ayrıntılı bir şekilde incelenir. Ağız içerisinde tedavi yapılacak alanlar, yüz analizi ve ayrıntılı hesaplamalarla belirlendikten sonra planlanan tedavinin sonucu hastaya dijital ortamda yapılan tasarımlarla anlatılır. Ağız içerisinde yapılan geçici restorasyonlarla ise hastanın yüz dinamiğinde meydana gelecek değişim hakkında bilgi edinmesi sağlanır.

Dental implantlar; ağız ortamında eksik olan dişlerin yerine restorasyon yapılabilmesi için çene kemiği içerisine yerleştirilen, dişin kökünü taklit eden titanyum vidalardır. Çevre diş dokularında işlem yapılmasına gerek kalmadan ilgili bölgeye sabit protez yapılmasına izin verir. O bölgeye yapılması planlanan kuron ya da köprü protezlerini desteklemek için yapay diş kökü olarak işlev görür. İmplantlar sabit protezlerin yanı sıra, hareketli protezlere destek olması için de yerleştirilebilir. Oluşturduğu destek ile hareketli protezlerin dezavantajlarını minimuma indirir.
Dental implant uygulamasının avantajları nelerdir?
Dental implant, ağızda gerekli destek dişlerin olmadığı durumlarda dahi hastaya sabit protez yapılabilmesine olanak tanır. Yeterli destek dişlerin bulunduğu hastalarda ise dişleri aşındırmadan protez yapılabilmesi için ideal bir tedavi alternatifidir. Bakımının iyi yapılması durumunda yerleştirildiği bölgede zamanla meydana gelecek kemik erimesini minimuma indirir, ilgili alandaki kemik dokusunu korur. Kemik yetersizliği nedeniyle tutuculuğu iyi olmayan hareketli protezler için destek görevi görebilir ve protezin kullanım konforunu önemli derecede arttırır. Gerçek dişlerin diğer dokularla ilişkisini ideale en yakın şekilde taklit ettiği için bölgedeki diğer dokuların yeterli olması durumunda oldukça doğal bir görünüm oluşturur.
Dental implant uygulamasının yapılabilmesi için yaş kısıtlaması var mıdır?
Bu uygulamanın yapılabilmesi için kemik gelişiminin tamamlanmış olması önem taşır. Çene kemiklerinin gelişimi; kadınlarda yaklaşık olarak 15-16 yaşında tamamlanırken erkeklerde genellikle 17-18 yaşlarına kadar devam eder. Kemiğin gelişim durumuna ve hastanın tedavi ihtiyacına bağlı olarak, tedavi yaşı için belirlenen alt limit değişkenlik gösterebilir. Tedavinin uygulanma yaşı için üst bir limit bulunmaz. Ancak diş eksikliği olan bölgede, zamanla kemik erimesinde artış ve çevre dişlerde devrilme meydana gelebilir. Bu durumlar gerçekleştiğinde ise implant uygulaması yapılabilmesi için ek tedavilere ihtiyaç olabilir. Bu ihtimali minimuma indirebilmek için mümkün olan en erken dönemde implant tedavisinin planlanmasında fayda vardır.

Dental implant tedavi sürecinde sizi neler bekliyor?
Yapılan ilk muayenede, ayrıntılı klinik ve radyografik incelemeler ile tedavi için gerekli olan koşulların değerlendirmesi yapılır. Uygun koşulların sağlanması durumunda ise gerekli estetik değerlendirmeler yapılarak hastanın beklentisine en uygun olacak şekilde diş protezleri tasarlanır. Diş protezinin yapılan tasarım planına uygun olarak yerleştirilebilmesi için gerekli olan implant özellikleri belirlenir. Bu özelliklerin belirlenmesi için ise hastadan alınan üç boyutlu radyografik görüntüden yararlanılır. Bu radyografik görüntüler üzerinden milimetrik ölçümler yapılır; implantın boyuna, çapına ve konumuna karar verilir.
Dental implant uygulamalarında tedavi süresi, hastanın durumuna ve ihtiyacına bağlı olarak değişkenlik gösterebilir. Bazı durumlarda, dental implant uygulaması ile aynı gün protez aşamasına geçiş yapılabilirken gerekli koşullar sağlanamadığında ek cerrahi işlemler nedeniyle süreç uzayabilir. Tedavi seansında, işlem lokal anestezi altında konforlu bir şekilde gerçekleştirilir. Bu işlemde, implantların konumuna ve boyutuna uygun olacak şekilde çene kemiği üzerinde yuvalar açılır. Yuvalar açıldıktan sonra ise gerekli bölgelere implantlar yerleştirilir ve dikiş atılarak işlem sonlandırılır. Bu işlem her bir implant için ortalama 10 dakika sürer. İşlemden yaklaşık bir hafta sonra kontrol muayenesi yapılır ve aynı zamanda bu muayenede dikişler alınır.
İmplantların yerleştirilmesinden sonra kalıcı protezlerin implant üzerine uygulanması, implantların kemik ile bütünleşmesinden sonra yapılır. Bu süreç beklenmeden kalıcı protezlerin yapılması, implantın dayanıklılığını düşürebilir ve ömrünü kısaltabilir. Bu süreç, üst çenede yaklaşık üç ayda, alt çenede ise ortalama iki ayda tamamlanır. Yetersiz kemik miktarına bağlı olarak implant uygulaması ile birlikte ek işlemler yapılmışsa ise altı aya kadar uzayabilir.
Dental implant tedavisinde sonra sizi nasıl bir süreç bekliyor?
Sanılanın aksine dental implant tedavileri, oldukça basit ve güvenlidir. Konforlu bir işlem olması sayesinde, tedavinin hemen sonrasında günlük hayata rahatlıkla geri dönülebilir. Tedaviden sonra, genellikle ağrı gözlenmez. Ancak, cerrahi işlem yapılmasına bağlı olarak nadiren minimal ağrı ve ödem meydana gelebilir. Bu problemlerin görülme ihtimali, hekimin reçete ettiği ilaçların düzenli olarak kullanılması, bölgeye soğuk kompres uygulanması ve iyi bir ağız bakımı ile kolaylıkla minimuma indirilebilir. Ağız hijyenine dikkat edilmesi, implant tedavisinin uzun dönem başarısında da oldukça etkilidir. Rutin diş fırçalama ve diş ipi ya da arayüz fırçalarının kullanımı ile implant bölgesinin temizliği kolaylıkla sağlanabilir. Bir diğer önemli nokta ise tedaviyi takip eden ilk iki yıllık süreçte altı ayda bir, bu süreçten sonra yılda bir diş hekimi kontrolüne gidilmesidir. Bu sayede; ağız ortamında implanta zarar verebilecek koşulların oluşmasına neden olacak bir etken varsa erken teşhis edilebilir, implantta önemli bir hasara neden olmadan ortadan kaldırılabilir.
Dental implantların uygulanması güvenli midir?
Dental implantlar; yeterli kemik miktarı sağlandığında, çevre dokulara zarar vermeyecek bir konumda yerleştirildiğinde, hastanın tedaviye engel olacak bir alışkanlığı ya da hastalığı olmaması durumda oldukça güvenlidir. Bu implantlar, titanyum elementinin uygun formu sağlayabilmesi için özel işlemlerden geçirilmesi ile üretilmektedir. Titanyum, insan vücudu ile uyumlu bir materyal olması sayesinde alerjik ya da toksik bir reaksiyona sebep olmaz. Bu sayede, ağız içerisinde güvenle kullanılabilir. Rutin ağız bakımı iyi bir şekilde yapıldığında da ağız içerisinde uzun yıllar boyunca güvenli bir şekilde kullanımına devam edilebilir.

İhtiyacınız olan dental implant sayısı nedir?
Tüm dişlerini kaybetmiş bir hastada; hareketli protez kullanımı tercih ediliyorsa, bu protezi desteklemek için, hastanın tedavi ihtiyacına göre değişmekle birlikte genellikle tek çenede 2 ila 4 implant yapılması yeterli olur. Sabit protez yapılmasının tercih edildiği durumlarda ise tedavi, özel teknikler sayesinde 4 ila 8 implantın uygulaması ile yapılabilir. Bu teknikler hakkında ayrıntılı bilgiye All on 4 ve All on 6 İmplant Uygulamaları yazımızdan ulaşılabilir. Diş eksikliğinin bölgesel olduğu durumlarda ise uygulanması gerekli olan implant sayısı, çene kemiğinin yapısına, sağlıklı dişlerin konumuna, ilgili bölgenin konumu ve uzunluğuna bağlı olarak değişkenlik gösterebilir.
Dental implant uygulamalarının maliyeti nedir?
İmplant uygulamalarında maliyet, yapılması planlanan tedaviye ve kullanılmasına karar verilen implant markasına göre değişkenlik göstermektedir. Tedavi planında; tedaviye ek cerrahi işlemlerin gerekliliği, uygulanacak implant sayısı, tercih edilen uygulama tekniği ve implant üzerine hazırlanması planlanan protezin özellikleri maliyeti belirleyen faktörlerdir. Sizin için en ideal olacak dental implant uygulamasının fiyatını öğrenmek için kliniğimizden randevu alabilirsiniz.

Dental köprü
Diş köprüsü; dişlerin eksikliğine bağlı olarak meydana gelen boşluklarda, komşu diş dokularından destek alarak sabit protez yapılması işlemdir. Çok fazla diş eksikliği olan ve diş desteğinin yeterli olmadığı bölgelerde ise dental implantlardan destek alacak şekilde de tasarlanabilir. Diş köprüleriyle eksik dişlerin neden olduğu estetik ve fonksiyon kayıpları kolaylıkla tedavi edilebilir.
Diş köprüsü tedavisinin avantajları nelerdir?
Diş köprüsü tedavileri oldukça konforlu bir şekilde uygulanır, estetik ve fonksiyon kaybının hızlı bir şekilde tedavi edilebilmesine izin verir. Tedavi sonrasında kullanımı ve bakımı oldukça kolaydır. Rutin ağız bakımına özen gösterilmesi durumunda; uzun bir süre rahatlıkla kullanılabilir.
Diş köprüsü tedavisinde sizi nasıl bir süreç bekliyor?
Diş köprüsü tedavisi, genellikle 5 ila 7 gün arasında tamamlanır. Tedavi ihtiyacına ve tercih edilen tedavi yöntemine göre bu süreç değişkenlik gösterebilir. İlk seansta ayrıntılı bir muayene yapılır ve diş eksikliği olan bölgede uygulanabilecek tedavi alternatifleri hastaya ayrıntılı bir şekilde anlatılır. Bölgeye diş köprüsü uygulaması yapılmasına karar verildiğinde; dişlerin durumuna, hatanın beklentisine ve alışkanlıklarına uygun olarak yapılacak protezin rengi, materyali ve tasarım özellikleri belirlenir. Proteze destek olacak dişler üzerinde, yapılması planlanan tedavi seçeneğine bağlı olarak değişen miktarlarda aşındırma yapılması gerekir. Bu işlem, hazırlanacak porselen kaplamanın dişin üzerine oturması için gerekli alanın oluşturulmasını sağlar. Gerekli düzenlemelerin yapılmasından sonra, bu işlemlerin tasarım planına adapte edilebilmesi için hastadan ölçü alınır. Hastanın, kalıcı protezleri hazırlanana kadar geçen süreyi estetik görünümden ödün vermeden ve konforlu bir şekilde geçirebilmesi için işlem sonrasında dişlere geçici protezler uygulanır. Bir sonraki tedavi seansında, hazırlanan daimi protezlerin dişler ile olan uyumluluğu kontrol edilir. Köprü, dişler ile tamamen uyum sağladığında özel yapıştırıcılarıyla dişlere daimi olarak yapıştırılır.
Diş köprüsü tedavisinden sonra nelere dikkat edilmesi gerekir?
Diş köprüsü tedavisinden sonra hasta, konfor kaybı yaşamadan günlük hayatına kolaylıkla geri dönebilir. İşlemden sonraki ilk birkaç gün minimal diş hassasiyetleri gözlenebilir. Ancak bu durum, hastanın günlük hayatını etkilemeyecek şiddettedir. Diş eksikliğine bağlı oluşan boşluklar, uzun bir süre tedavi edilmediğinde ağız içerisindeki çevre kas dokuları bu eksikliğe adaptasyon gösterir. Bu nedenle, boşluğun tedavi edilmesi durumunda kısa bir süre adaptasyon problemi gözlenebilir. Ancak; yapılan tedavi sağlıklı doku profiline uyumlu olarak planlandığı için kas dokuları, yapılan yeni proteze birkaç gün içerisinde kolaylıkla adapte olabilir. Diş köprülerinin bakımının sağlanması için rutin ağız hijyenine önem verilmesi yeterlidir. Köprünün etrafının, altının ve bağlantı alanlarının temizliği, diş fırçalama ve özel diş ipi ya da ara fırçalarının düzenli kullanımıyla kolaylıkla sağlanabilir.

Dijital diş hekimliği

Dijital diş hekimliği; hastadan ölçü alınması, tedavi materyallerinin tasarımının ve üretiminin yapılması işlemleri için bilgisayar destekli modelleme ve işleme teknolojilerinden yararlanılmasıdır. Dişlere ya da implant üzerine yapılması planlanan protezler, çeşitli amaçlarla hazırlanması gereken diş plakları bu sistemle tasarlanabilir ve işlenebilir. Bu uygulamalarda hastadan alınan tüm kayıtlar ve yapılan tasarımlar, dijital ortamda muhafaza edilebildiğinden hastanın ilerleyen dönemlerde ihtiyaç duyduğu tedaviler için de rehber olabilir.
Dijital kayıtların avantajları nelerdir?
Dijital diş hekimliğinde ölçü işlemi, optik kamera sistemi yardımıyla öğürme refleksini tetiklemeden kolaylıkla tamamlanabilir. Ölçü işleminde konfor sağlamasının yanı sıra, hata payı daha düşüktür. Ayrıca hızlı bir yöntem olmasıyla da tercih sebebi olabilir. Alınan ölçü; ön ve yan profil görüntüleri gibi hastadan alınan diğer kayıtlarla entegre edilebilir. Dijital ortamda yapılan tasarımlar, daha ayrıntılı bir şekilde oluşturulabilir ve bilgisayar destekli sistemler bu detayları üretim esnasında kolaylıkla işleyebilir. Bu sayede provalar sırasında gözlenebilecek uyumsuzluk problemleri minimuma indirilir. Yapılan dijital tasarımlar, hem hastanın profil görüntüleri üzerinde hem de prova safhasında ağız içerisinde hastaya gösterilebildiği için hasta tedavi öncesinde ortaya çıkacak sonuç hakkında fikir edinebilir. İşleme safhasından önce tasarımda düzenlemeler yapılabilir.
Dijital gülüş tasarımında sizi nasıl bir süreç bekliyor?
Gülüş tasarımında dijital diş hekimliğinden faydalanmak tedavi sürecini hızlandırır. Bunun yanı sıra, hastanın yapılacak işlemlerin öncesinde sonuçla ilgili bilgi edinmesini sağlar. İlk tedavi seansında dijital gülüş tasarımı için ağız içinin ölçüsü alınarak dişlerin görünümü ve birbirleriyle olan ilişkileri bilgisayara aktarılır. Aynı seans içerisinde, stüdyo ekipmanlarıyla hastanın farklı profillerindeki görünümünü kaydetmek amacıyla profesyonel fotoğraf ve video çekimleri yapılır. Hastaya, tedavi alternatifleri ve bu tedaviler için dişlerde yapılması planlanan işlemler ayrıntılı bir şekilde anlatılır. Gülüş tasarımı gerekli durumlarda protez yapımının yanı sıra diş eti tedavileri, ortodontik işlemler ve implant uygulamaları ile birlikte yapılabilir.
Tasarım Süreci:
Bu süreç ortalama 3-5 günde tamamlanır. Süreç içerisinde hekim, hastadan alınan kayıtların değerlendirmelerini yapar. Bu değerlendirmeler sonucunda; hastanın beklentilerine, ayrıntılı yüz profiline, mevcut dişlerine ve diş ilişkilerine göre ideal tasarım seçeneklerini planlar. Tüm bu parametrelere maksimum uyum sağlayan dizayn üzerinden dijital tasarım modeli oluşturulur. Bu model üzerinden ise ikinci seansta yapılacak olan prova işlemi için silikon kalıp hazırlanır.
Prova Süreci:
İkinci seansta yapılan prova işleminde, tasarımın uyumluluğu hasta üzerinde test edilir. Aynı zamanda hasta bu seansta, tasarımın meydana getireceği değişim hakkında daha somut bir bilgi edinir. Ancak hastanın doğal dişleri, gülüş tasarımının planlandığı ideal sınırlara göre çok önde ya da dışarıda konumlanıyorsa, provada planlanan tasarım doğru bir şekilde aktarılamaz. Bu durumlarda, hasta ağzında prova yapılabilmesi için öncelikle bu dişlerin pozisyonları düzenlenmelidir.
Prova seansı içerisinde, tasarım safhasında hazırlanan kalıp dişlerin üzerine yerleştirilir. Hasta tasarımı aynadan, o seans çekilecek fotoğraflardan ya da video görüntülerinden inceleyebilir. Daha sonra kalıp hasta ağzından çıkarılır. Tasarımda düzenleme yapılması istenen durumlar varsa bu seans içerisinde planlanabilir. Tasarımın beğenilmesi durumunda ise uygulama safhasına geçilir.
Uygulama Süreci:
Uygulama süreci, dişlerin mevcut durumuna ve yapılması planlanan işlemlere göre değişkenlik gösterebilir. Belirli durumlarda tek seansta tamamlanabilirken yapılması planlanan işlem sayısı fazla ve detaylı olduğunda tedavi süreci birkaç haftayı bulabilir.
İmplant uygulamalarında dijital diş hekimliğinin önemi nedir?
Tasarım aşamasında dijital yöntemlerden faydalanmak, yapılması planlanan protezler için implantın yerleştirilebileceği en ideal konum ve pozisyonların belirlenmesinde oldukça yararlıdır. İmplantın yerleştirilmesi esnasında ise dijital kayıtlar üzerinden hazırlanan rehber plaklarla işlem yapılabilir. Bu sayede hata payı minimuma indirilerek yapılan planlamalara en uygun sonuçlar elde edilir. Bu teknolojiden yararlanabileceğimiz implant uygulamalarının detaylarına Dental İmplant ve All on 4 & All on 6 Uygulamaları yazılarımızdan ulaşılabilir.

Diş eti estetiği (pembe estetik)
Pembe estetik olarak da bilinen diş eti estetiği; gülme hattının ve dişlerin görünümlerinin, diş eti üzerinde düzenleme yapılarak şekillendirilmesi işlemidir. Estetik diş hekimliğinde önemli bir yeri olan bu uygulamalar sayesinde hasta; ideal diş ve diş eti görünümüne kısa sürede kavuşabilir, simetrik bir gülme hattına sahip olabilir.
Diş eti estetiği işlemlerinin avantajları nelerdir?
Diş etinde kanama ya da şişlik olması durumunda, bu hastalıkların tedavisi de diş eti estetiği işlemi kapsamında yapılır. Dişleri çevreleyen dokularda yapılan düzenlemeler bu sayede, diş eti sağlığının korunmasına yardımcı olabilir. Bu durum, ağız kokusu ya da yaralanmaların meydana gelme ihtimali de minimuma indirilir. Bu nedenle, ağız sağlığının uzun dönemli olarak korunmasında da oldukça etkilidir. Estetik anlamda ise diş görünüm miktarlarının ve diş eti seviyesinin kısa bir sürede düzenlenmesine izin verir. Bu sayede sosyal hayatı kısıtlayabilecek estetik kaygılar, kolaylıkla ortadan kaldırılabilir.
Diş eti estetiği tedavisi kapsamında hangi işlemler uygulanmaktadır?
Diş eti estetiği, gingivektomi (diş etinin kesilmesi) ya da gingivoplasti (diş etinin şekillendirilmesi) işlemleri ile yapılır. Bu uygulamalarla; görünen diş boyutu uzatılabilir, diş etine seviyelendirme yapılabilir ya da dudak konumlandırma işlemiyle veya görünen diş etinde yapılan düzenlemelerle diş etinin gülüş esnasındaki görünüm miktarı azaltılabilir. Diş eti dokusunda hastalık gözlenmesi durumunda, bu düzenlemeler yapılmadan önce hastalık etkeni ortadan kaldırılır.
Diş eti estetiği uygulamaları kimler için uygundur?
Diş eti hattının ideal konumda ve şekilde olmadığı durumlarda, diş eti estetiği işlemleri tercih edilebilir. Bu işlemler, diş etinin ve dişlerin durumunun tedavi yapılabilmesi için uygun olması durumunda, her yaşta yapılabilir.
Diş eti estetiği tedavisinde sizi nasıl bir süreç bekliyor?
Diş eti estetiği işlemleri, lokal anestezi ile ağrısız bir şekilde yapılır. Genellikle, bu işlemin lazer ile yapılması tercih edilir. Bu sayede tedavi kanamasız ve dikişsiz olarak yapılır. Diş eti tedavisi, birçok durumda tek seansta tamamlanır. Ancak bazı durumlarda, yapılması planlanan işlemlere bağlı olarak tedavi süreci uzayabilir. İşlem sonrasında, 10 ila 14 gün arasında iyileşme süreci tamamlanır. Bu süreç, diş hekiminin reçete edeceği ağrı kesici ve gargaranın düzenli olarak kullanılmasıyla hızlandırılabilir.

Dudak Konumlandırma

Dudak konumlandırma; gülüş hattında, diş etlerinin görünümünün gereğinden fazla olduğu durumlarda, üst dudağın konumunun düzenlenmesiyle görünümün standartlara uygun bir forma getirilmesi işlemidir. Pembe estetik uygulamaları arasında yer alan dudak konumlandırma işleminde, bu sonuç fazla olan diş eti miktarının çıkarılması ile elde edilir.
Dudak konumlandırma tedavisi kimler için uygundur?
Diş etinin fazla görünmesinden rahatsız olan her birey için uygun bir işlemdir. Ancak yapılabilmesi için diş etlerinin tamamen sağlıklı olması gerekir. Diş eti hastalıklarının varlığında, öncelikle bu hastalıkların tedavileri tamamlanmalıdır.
Dudak konumlandırma tedavisinde sizi neler bekliyor?
İşlem, lokal anestezi altında ağrısız bir şekilde gerçekleştirilebilir. Tedavi için gerekli olan seans sayısı, diş etlerinin durumuna bağlı olarak değişkenlik gösterir. İşlem bitiminden hemen sonra günlük hayata rahatlıkla geri dönülebilir.

Ad: Gülüş tasarımı
Gülüş tasarımı, hastanın gülmesi ve konuşması esnasında maksimum estetiğin sağlanabilmesi için belirli dokularda düzenlemeler yapılmasıdır. Bu etki; dişlerin, dudakların ve diş eti dokusunun kişiye özel olarak uyumlandırılması ile sağlanır. Hastanın cinsiyeti, yüz şekli ve karakter özellikleri tasarımın yönünü belirleyen birincil parametrelerdir. Bu işlemler sayesinde; kişinin kısa bir sürede, beğenisine en uygun olan gülüş profiline ulaşması mümkündür.
Gülüş tasarımı yapılırken hangi işlemler uygulanabilir?
Gülüş tasarımı oluşturulurken hem diş dokusunda hem de çevre dokularda işlem yapılabilir. Gerekli durumlarda pembe estetikle diş eti dokusu düzenlenebilir, seviyelendirilebilir ya da dudak konumlandırma işlemi yapılabilir. Dişlerin yalnızca renginde değişiklik yapılması istendiğinde diş beyazlatma işlemleri ile diş renginde kısa bir sürede belirgin değişiklik oluşturulabilir. Dişlerin şeklinde, renginde veya yapısında kalıcı değişiklik yapılması istendiğinde ise porselen lamine tedavileri ya da tam seramik kaplamalar ile bu değişiklikler kolaylıkla sağlanabilir. Kimi zaman, gülüş tasarımının sağlanması için bu işlemlerden yalnızca bir tanesi yeterli olabilir. Bazı durumlarda ise bu tedavi alternatifleri kombine olarak kullanılabilir.
Gülüş tasarımı tedavisi kaç seansta tamamlanır?
Tasarım süreci, genellikle 2 seansta tamamlanır. Bu süreçte planlanan tasarımın, dijital ortamda oluşturularak hastaya sunulması ve uygun koşullarda hastanın üzerinde prova edilmesi ile hasta için en ideal olacak tasarım özellikleri ayrıntılı olarak belirlenir. Tasarıma kesin olarak karar verilmesi durumunda ise tedavi işlemlerine başlanır. Tedavi işlemleri genellikle 3 seansta tamamlanır. Ancak, dişlerin durumuna ve yapılacak işleme bağlı olarak seans sayısı değişkenlik gösterebilir.
Gülüş tasarımın oluşturulma sürecinde neler yapılır?
Gülüş tasarımının hazırlığı, genellikle 3 ila 5 gün içerisinde tamamlanır. Tasarımın planlaması, ilk seansta hastadan alınan ölçü ve profil görüntülerinin dijital ortamda değerlendirilmesi ile yapılır. Bu verilerin değerlendirmesi; hastanın yüzün şekli, göz, kulak, burun, çene ucu gibi pek çok parametre üzerinden yapılır. Bu bilgiler ışığında, hastanın karakterine ve beklentisine de uyum sağlayabilecek en ideal tasarımın oluşturulabilmesi için planlamalar yapılır.
Gülüş tasarımına karar verilmesi ya da tasarımın değiştirilmesi süreçleri nasıl ilerler?
İdeal gülüş tasarımının sağlanması için uygulanabilecek tüm tedavi alternatifleri ve tasarım seçenekleri; diş hekimi tarafından, ilk muayene esnasında, ayrıntılı bir şekilde anlatılır. Dişler için hazırlanan tasarım; diş eti uygulamaları, ortodonti işlemleri ve dental implant tedavileri ile desteklenebilir.
Dijital ortamda hazırlanan tasarımın sunulması sırasında ya da prova seansında, ihtiyaç duyulması halinde tasarım değişikliğine gidilebilir. Minimal tasarım değişiklikleri, aynı seans içerisinde yapılabilir. Daha büyük değişiklikler için ise yeni bir randevu planlaması yapılabilir. Tasarımın hasta beklentisini tamamen karşılaması durumunda, tedaviye başlama kararı alınır ve tedavi için yeni bir randevu planlanır. Yapılacak tüm işlemler kayıt altına alınır ve dijital ortamda saklanır.
Gülüş tasarımı tedavi sürecinde sizi neler bekliyor?
İdeal gülüş tasarımının oluşturulabilmesi için ilk seansta ayrıntılı bir muayene yapılır. Bu sayede, hastaya en uygun olan tedavi yöntemleri belirlenmiş olur. Uygulanacak tedavi yöntemine hasta ile karar verildikten sonra, gerekli tasarımın yapılabilmesi için hastanın her iki çenesinin de ölçüsü alınır. Dişlerin görünümü ve birbirleriyle olan ilişkileri bilgisayar ortamına aktarılır. Aynı seansta, fotoğraf stüdyosunda hastanın farklı profillerdeki görünümünü kaydetmek amacıyla gerekli açılardan fotoğraf ve video kayıtları alınır. İdeal gülüş profilini oluşturabilecek tasarım önerileri, hastaya sunulur ve tasarım özelliklerine karar verilir. Kişiye özel hazırlanan tedavi planı, dijital ortamda tasarlanır ve hasta ile paylaşılır. Bu sayede, hastanın tedavinin sonucu hakkında ayrıntılı bir fikir edinmesi sağlanır.
Yalnızca pembe estetik yapılması planlanıyorsa tedavi, çoğunlukla tek seansta tamamlanabilir. Ancak, seans sayısı diş etlerinin durumuna göre değişkenlik gösterebilir. Dişlerde form değişikliği yapılması planlanıyorsa, işlemin uygunluğuna bağlı olarak tedavi seansından önce prova yapılması planlanabilir. Tedavinin prova yapılmaya uygun olması durumunda; ilk seansta ağızdan alınan ölçü üzerinden, planlanan tedavinin prova edilebilmesi için silikon kalıp hazırlanır. İkinci seansta prova aşaması ile hasta, yapılan planlamanın meydana getireceği değişim hakkında daha somut bir bilgi edinir. Bu aşamada gerekli durumlarda, tasarım kolaylıkla düzenlenebilir. Tasarımın tamamen beğenilmesi durumunda ise dişlerde ve diş etlerinde yapılması planlanan işlemler tamamlanır. Bu işlemlerin kaydedilmesi ve tasarıma adapte edilebilmesi için hastadan tekrar ölçü alınır. Ölçü alındıktan sonra, hastanın kalıcı diş protezleri hazırlanana kadar geçen süreyi konforlu bir şekilde geçirebilmesi için işlem yapılan dişlere geçici protezler uygulanır.
Bir sonraki seansta, kişiye özel olarak hazırlanmış kalıcı lamine ya da kaplamaların provaları yapılır. Kalıcı protezler, diş ile tamamen uyum sağlıyorsa dişe kalıcı olarak yapıştırılır ve tedavi tamamlanır. Tedaviyi takip eden ilk dönemde; birinci hafta, birinci ay ve üçüncü ayda, daha sonrasında ise altı ayda bir diş hekimi kontrolleri ile diş sağlığının ve estetik özelliklerin kontrol edilmesi tedavinin ömrünü önemli derecede uzatır.
Gülüş tasarımında prova işlemi nasıl uygulanır?
Prova materyali, hastadan ilk seansta alınan ölçü üzerinden silikon kalıp oluşturması ile hazırlanır. Hazırlanan gülüş tasarımının silikon kalıba aktarılmasıyla hasta, dişleri üzerinde hiç işlem yapılmadan önce tedavinin sonucu hakkında net bir fikir sahibi olabilir. Hazırlanan silikon kalıp, dişlerin üzerine yerleştirilir. Daha sonrasında bu tasarım ayna karşısında ya da kamera kayıtları üzerinden incelenebilir. Prova işlemi tamamlandıktan sonra silikon kalıp ağızdan çıkarılır.
Prova işleminin uygun olmadığı durumlar nelerdir?
Bir ya da birden fazla dişin, gülüş tasarımının planlandığı hattın daha önünde yer alması durumunda, yapılacak olan prova işlemi sağlıklı sonuç vermeyecektir. Hattın önünde konumlanan dişler, hazırlanan ideal tasarımın doğru bir şekilde aktarılabilmesini engeller. Bu durumda, prova yapılabilmesi için öncelikle bu dişler üzerinde düzenleme yapılması gerekir. Tasarıma karar verilmesi aşamasında bu durum göz önünde bulundurularak planlama yapılır.

Hareketli protezler
Hareketli protezler; fazla sayıdaki diş eksikliğinde, sabit protezlerin yapılamadığı hastalarda tercih edilen uygulamalardır. Tüm dişlerini kaybetmiş hastalarda tam diş protezleri (damaklı diş protezleri), dişlerinin bir veya birkaçı mevcut olan hastalarda ise kroşe destekli (kancalı) ya da hassas bağlantılı (çıtçıtlı) bölümlü diş protezleri uygulanır. Hareketli protezlerde kullanılacak dişlerin rengi, şekli, boyutları ve yapısı; hastanın yüz profiline ve varsa mevcut dişlerine en uyumlu olacak şekilde seçilir. Protezin yapımı, ölçü alınması ve prova işlemleriyle birlikte ortalama 2 hafta içerisinde ve genellikle 5 seansta tamamlanır.
Hareketli protezler rahatlıkla kullanılabilir mi?
Hareketli protezler, ilk kullanımında ağızda vurukların oluşumuna neden olabilir. Neden olan bölgeler kontrol seansında düzenlenir. Uygulamadan sonra dilin, dudak ve yanak kaslarının protezin parçalarına alışması bir miktar zaman alabilir. Bu dokular proteze uyum sağladığında hasta protezini rahatlıkla kullanabilir, fonksiyonlarını kolayca gerçekleştirebilir. Tüm dişlerini kaybetmiş hastalarda tutuculuk, kemik miktarına bağlı olarak değişebilir. Yeterli kemik varlığında stabilitesi korunabilirken, yetersizse protez yapıştırıcılarından yardım alınabilir ya da implant uygulaması düşünülebilir. Hareketli protezlerin bakımı iyi yapıldığında uzun süre konforlu bir şekilde kullanılabilir. Bu uygulamalar hakkında ayrıntılı bilgiye Dental Implant yazımızdan ulaşabilirsiniz.
Parsiyel protezlerde tercih hangi durumlara göre yapılır?
Hassas bağlantılı protezler, dişten aldığı desteğini protezin içerisinden sağlamasıyla estetik görünüm oluşturur. Ancak bu destek bölgelerinin dişlerin üzerinde uygun yuvalara oturması gerektiğinden bağlantı yapılacak dişler kaplanmalıdır. Kroşe destekli protezlerde bu zorunluluk bulunmaz ancak kroşeler görünür bölgede olduğunda estetiği bir miktar bozabilir. Bunun yanı sıra hassas bağlantılı protez yapılması için tek çene üzerinde dört ila altı diş olmalıdır. Kroşe destekli protez için ise tek diş yeterlidir.
Hareketli protezde kırılma olursa tamir edilebilir mi?
Genellikle tamir edilebilmekle birlikte kırığın miktarına ve şekline göre değişkenlik gösterebilir. Kroşede ya da hassas bağlantı lastiklerinde gevşeme olduğunda bu durumlar kolaylıkla düzenlenebilir. Ancak kroşe ya da hassas bağlantıda meydana gelen kırıklarda protezin yenilenmesi gerekebilir.

İnley ve onley dolgu

İnley ve onley restorasyonlar, dolguyla ideal bir tedavi sağlanamayacak seviyede hasar görmüş dişlere uygulanan tedavi yöntemleridir. Diş dokusundaki kaybın kuron (kaplama) restorasyonuna ihtiyaç duyulacak derecede fazla olmadığı durumlarda, dişin sağlıklı dokularını maksimum düzeyde koruyarak işlem yapmak için tercih edilir. İnley dolgular dişlerin çukur alanları ile sınırlıyken, onley dolgular bir ya da daha fazla tepe alanı da içerisine alan restorasyonlardır. Uygulama, diş dokularının durumuna bağlı olarak güçlendirilmiş kompozit ya da dental seramik materyallerle yapılır.
İnley ve onley dolgu yöntemleri neden tercih edilir?
Yapımında sağlam diş dokuları korunur. Restorasyonun ömrü uzundur. Diş dokusuna çok iyi adapte olur ve sağlam dokuyu destekler. Yüksek kalitede estetik sağlar. Bakımı kolaydır ve uzun vadede diş eti sağlığını korumada yardımcıdır.
Restorasyon işleminde sizi nasıl bir süreç bekliyor?
Tedavi iki seansta gerçekleştirilir. İlk seansta hasarlı doku temizlenir, işlem alanının ölçüsü alınır ve bölgeye geçici bir dolgu materyali uygulanır. Bu dolgu ikinci seansta kaldırılır ve inley veya onley dolgu özel yapıştırıcısıyla dişe adapte edilir.
Uygulama sonrasındaki süreçte nelere dikkat edilmelidir?
Restorasyonun ömrü; dişin durumuna, hastanın ısırma veya çiğneme fonksiyonlarında uyguladığı kuvvetlere ve ağız hijyenine bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Günlük yaşamda diş fırçalama ve diş ipi kullanımını içeren standart ağız bakımı, restorasyonun bakımının sağlanması için yeterli olur. Uzun vadede ise düzenli diş hekimi kontrolleri ile restorasyonun olumsuz etkilenebileceği şartları elimine ederek işlemin daha uzun ömürlü olmasını sağlamak mümkündür.

Kanal tedavisi

Birçok etken nedeniyle diş dokusundaki sinirler canlılığını kaybedebilir ve enfeksiyon oluşumuna açık hale gelir. Bu durumda; çevre dokuların sağlığının korunması ve enfekte dokuların meydana getirdiği ağrıların dindirilmesi için canlılığını kaybetmiş sinirlerin temizlenmesi, diş kanallarının dezenfekte edilmesi ve özel dolgu materyali ile doldurulması işlemine kanal tedavisi denir.
Kanal tedavisi gereken dişlerde hangi belirtiler gözlenir?
Kanal tedavisi gerekli olan dişlerde hastalık belirti vermeden ilerleyebilir. Bu durumda hasar radyografik muayenelerde tespit edilebilir. Belirti gösterdiği durumlarda kendiliğinden başlayan ağrı, dişlerde renk değişimi ve sıcak-soğuk hassasiyeti gözlenebilir. Özellikle gece saatlerinde şiddetlenen, ağrı kesici kullanımında dinmeyen ağrılar, sinir dokularında enfeksiyon varlığının göstergesidir. Enfeksiyonları, ilerleyen safhalarda apse oluşumuna da neden olabilir.
Kanal tedavisinde sizi nasıl bir süreç bekliyor?
Tedavi genellikle iki seansta tamamlanır. Basit tedavi işlemleri için tek seans yeterli olabilirken, şiddetli enfeksiyonlarda birkaç seans gerekebilir. Sinirleri alınan diş, dolgu işlemleri yapılmadan önce darbelere karşı dirençsizdir. Bu nedenle tedavi tamamlanana kadar sert ve yapışkan gıdalardan uzak durulmalıdır. Tedavi sonrasında dokuların iyileşme sürecinde hafif ağrı ve hassasiyet oluşabilir. Birkaç hafta içerisinde tamamen geçecektir.

Kemik Tozu Uygulamaları

Kemik kaybı, çeşitli tedavilerin ideal bir şekilde gerçekleştirilebilmesini güçleştirirken bazı fonksiyonlarda ve estetik görünümde de kayıplara neden olur. Planlanan tedavilerin sağlanabilmesi, estetik ve fonksiyonun korunabilmesi için kemik tozları olarak bilinen kemik greftleri kullanılır. Kemik greftleri ile ilgili bölgedeki kemiğin augmentasyonu (kemik ekleme işlemi) yapılarak kaybedilen doku geri kazandırılır. Kemik augmentasyonu işleminde kullanılacak ana malzeme için yapay bir materyal seçilebileceği gibi kişinin kendisinden, başka bir kişiden ya da insan dokuları ile uyum sağlayabilecek başka bir canlıdan alınan kemik grefti de tercih edilebilir.
Kemik augmentasyonu işlemleri hangi durumlarda tercih edilir?
Diş eti hastalıkları, apse oluşumları, travmalar, diş çekimi ya da yaşa bağlı kemik erimeleri gibi nedenlerle kemik dokusunda kayıp meydana gelebilir. Bu durumlarda bölgedeki diğer dokuların korunması, fonksiyonların ve estetiğin geri kazandırılması amacıyla kemik augmentasyonu tercih edilebilir. Bunun yanı sıra, yapılacak diğer tedavi işlemlerinin ideal bir şekilde gerçekleştirilebilmesi ve uzun ömürlü olması için de kemik augmentasyonu uygulamaları yapılır. En sık tercih edildiği durum, implant uygulaması yapılabilmesi için bölgedeki kemik dokusunda yetersizlik olmasıdır. Kemiğin yüksekliğini ya da genişliğini artırmada, sarkmış sinüs tabanının yükseltilmesi işleminde ya da diş çekimi ile aynı seans implant yapılması planlanan durumlarda kemik greftlerinden yararlanılabilir. Hastalarımız, implant uygulamaları hakkında ayrıntılı bilgiye Dental İmplant yazımızdan ulaşabilir.
Kemik augmentasyonu tedavi sürecinde sizi neler bekliyor?
İlk muayenede ayrıntılı klinik muayene ile birlikte panoramik röntgen üzerinden çeşitli incelemeler yapılır. Tedavi planının ana hatları belirlendikten sonra hastadan 3 boyutlu radyografi alınır ve kemik dokusunun detaylı incelemesi gerçekleştirilir. Bu radyografide aynı zamanda uygulama alanındaki komşu dokular da net bir şekilde seçilebilir. Komşu dokuları koruyarak kemik üzerinde etkin bir tedavi sağlanabilmesi için ayrıntılı bir tedavi planı oluşturulur. Tedavi planı hastaya aktarıldıktan sonra hekim ve hastanın ortak onayı ile tedavi aşamasına geçilir. Tedavi seansında işlem, lokal anestezi ile konforlu bir şekilde gerçekleştirilebilmektedir. Anestezi uygulaması yapıldıktan sonra kemik hacminin artırılması gereken bölgeye, işlem için en uygun olan kemik grefti yerleştirilir. Kullanılacak miktar, dokudaki eksikliğin seviyesine göre değişiklik göstermektedir. Kemik greftini korumak ve kemikleşme işlemini kolaylaştırmak için üzeri, özel bir membran ile örtülür. Kullanılacak greft miktarının minimum olduğu durumlarda implant uygulaması, kemik augmentasyonu tedavileri ile aynı seansta uygulanabilmektedir. İmplantın stabilitesini koruyamayacak derecede kemik dokusu yetersizliği olan durumlarda ise kemik augmentasyonu işleminin bölgede yeterli kalitedeki kemik dokusunu oluşturması beklenmelidir. Bu süreç, kişiden kişiye ve yapılan işleme göre değişmekle birlikte genellikle 6 ayda tamamlanır.
Kemik augmentasyonu tedavisinden sonraki süreçte sizi neler bekliyor?
İşlem sonrasında bölgeye yeni bir doku eklenmesine bağlı olarak bir miktar ağrı ve ödem meydana gelebilir. Hekimin reçete edeceği ilaçların düzenli kullanılması, bölgeye ilk 48 saatlik zaman diliminde soğuk kompres yapılmaya özen gösterilmesi ve rutin ağız hijyeninin sağlanması ile bu durumlar kolaylıkla kontrol altına alınabilir. Tedavi sonrasındaki süreç konforlu bir şekilde geçmektedir. Ancak bölgedeki iyileşmenin en iyi şekilde sağlanması için ilgili bölgede travma oluşturulacak durumlardan kaçınılmasında yarar vardır. Bu konuda; iyileşme sağlanana kadar sert ya da yapışkan gıdalardan mümkün olduğunca kaçınmak, bölgeyi darbelerden korumak yararlı olacaktır.

Kompozit Dolgu
Dolgu; dişin yapısal bütünlüğünün hasar gördüğü durumlarda ya da estetik düzenlemeler yapmak amacıyla, hasar gören bölgelerinin uzaklaştırılarak gerekli bölgelerin diş yapısına uygun materyallerle doldurulması işlemidir.
Diş dolgularının uygulama alanları nelerdir?
Diş dolguları, çürüyen ya da kırılan dişlerin tedavilerinde kaybedilen dokuların geriye kazandırılması için kullanılır. Bunun yanı sıra, aralıklı dişlerin estetik tedavilerinde de dişlerin arasındaki mesafeye bağlı olarak kullanımı mümkün olabilir.
Dolgu uygulaması sırasında ve sonrasında sizi neler bekliyor?
Dolgu işlemi, tek seansta ve gerekli durumlarda yalnızca ilgili alana lokal anestezi uygulanarak tamamen ağrısız bir şekilde yapılabilir. Estetik dolgular yapıldıktan sonra hastanın yemek yemesinde bir sakınca yoktur. Ancak anestezi uygulanmışsa, hissizliğe bağlı olarak çiğneme esnasında ağız içi dokular da ısırılarak hasar görebilir. Bu nedenle yemek için anestezinin etkisinin geçmesi beklenmelidir. Dolgu yapımının

Porselen Kaplamalar (Zirkonyum, Emax)

Dental kaplama tedavileri; dişlerin doğal görünümüne uygun olan özel materyallerle kaplanarak şekil, renk ve formunun düzenlenmesi işlemidir. Bu işlem; diş çürüklerinin, kırılmış dolguların, dişlerin eksikliğine bağlı olarak meydana gelen boşlukların tedavi edilmesinde tercih edilebilir. Madde kaybı olan dişlere uygulandığında bu dişlerin, sağlamlığını artırarak dişin ağızda daha uzun süre sağlıklı bir şekilde korunabilmesine yardımcı olur. Eksik dişlerin yerine protez konulmasına olanak tanıyarak ise diş eksikliğine bağlı olarak kaybedilen fonksiyonun geri kazanılmasını sağlar. Dental kaplamalar aynı zamanda estetik amacıyla planlanan düzenleme işlemlerinin yapılabilmesine olanak tanır.
Dental kaplama tedavilerinin avantajları nelerdir?
Dental kaplama tedavileri; derin çürük ya da kırklara bağlı olarak dayanıklılığını kaybetmiş dişlerin sağlam dokularına destek olarak, sağlıklı bir şekilde kullanılmasına olanak tanır. Tedavinin tüm aşamaları dijital ortamda kayıt edilebilme özelliği, tedavide düzenleme yapılmasının gerektiği durumlarda kolaylık sağlar. Düzenleme işlemleri, pratik bir şekilde kısa sürede tamamlanabilir. Bakımı düzenli olarak sağlandığında uzun bir süre konforlu bir şekilde ağız içerisinde hizmet verebilir. Ağız içerisindeki estetik ya da fonksiyonel pek çok problemin oldukça kısa bir sürede, efektif bir şekilde tedavi edilmesine izin verir. İnsan vücuduna uyumlu materyalleri ile sağlığınızı korurken diş dokusuna uyumlu olması ile doğal görünümden ödün vermeden uygulama yapılabilmesine olanak tanır. Dişlerin; renginin kalıcı olarak değiştirilmesinde, boylarının uzatılmasında, aralarında bulunan doğal ya da sonradan oluşmuş boşlukların doldurulmasında, asimetrik görünümlerinin düzenlenmesinde ya da diğer şekil özelliklerinin değiştirilmesinde kullanılabilir. Bu sayede, etkin bir gülüş tasarımı oluşturulmasına önemli oranda katkı sağlar.
Dental kaplama tedavilerinde hangi yöntemin uygulanacağına nasıl karar verilir?
Dental kaplama uygulamalarında tercih edilen tedavi yöntemi; dişlerin durumuna, estetik özelliklerine, hastanın yüz profiline, alışkanlıklarına ve beklentisine göre değişkenlik gösterir. Tüm bu parametreler göze alınarak hastanın dental ve genel sağlığını destekleyecek en ideal tedavi alternatifleri, diş hekimi tarafından ayrıntılı bir şekilde açıklanarak hastaya sunulur ve uygulanacak yöntem hasta ile birlikte belirlenir. Üstün estetik özellikleri ile dental kaplama tedavilerinde en sık tercih edilen yöntemler; porselen lamine, zirkonyum diş kaplama ve empress diş kaplama uygulamalarıdır.
Kaplama işleminin dişin yalnızca ön yüzeyinde uygulandığı porselen lamine tedavisi hakkında ayrıntılı bilgileri içeren yazımız ise sitemizde ayrıca yer almaktadır.
Zirkonyum Diş Kaplama
Zirkonyum beyaz renkli sert bir metal elementidir. Diş kaplama tedavilerinde metal elementlerinin dayanıklılık özelliklerine ihtiyaç duyulduğu zamanlarda, ideal estetik özelliklerden ödün vermeden kaplama uygulamasının yapılabilmesi için tercih edilir. Kırılmaya karşı direnci oldukça yüksek olan bu materyal, gün içerisinde kuvvetin yoğun olarak geldiği arka dişlerde tek diş kaplama ya da diş köprüsü uygulamaları için tercih edilebilir. Yüksek dayanımı estetik avantajlarla buluşturması sayesinde implant üstü protezlerde sıklıkla kullanılır. Bunun yanı sıra, yüksek örtücülük özelliği oluşturabildiği için ileri düzeyde renk değişimi olan dişlerin estetik tedavileri için uygun bir seçenektir. Dişler arasındaki doğal boşlukların kapatılmasında ve minimal çapraşıklık olan dişlerde de estetik amaçlı olarak uygulanabilir. İnsan vücudu ile uyumlu olması sayesinde güvenle kullanılabilir.
Empress Diş Kaplama (E-max)
Empress diş kaplama materyalleri, diş tedavilerinde kullanılan seramik materyalin özel yöntemler ile güçlendirilmiş versiyonlarıdır. Güçlendirme işlemi ile aşınmalara karşı uzun süre dayanıklılık gösterebilen bir materyal haline gelir. Yüksek ışık geçirgenliği özelliği sayesinde kaplama tedavisinde oldukça doğal bir görünüm oluşturur. Bu doğal görünüm, özellikle ön dişlerde renk ve form değişikliği yapılması planlanan işlemlerde tercih edilir. Yeterli dayanıklılığa sahip olması sayesinde arka dişlerde, tek diş kaplama işlemlerinde de empress kaplama tedavileri uygulanabilir. Ancak diş köprüsü proteze gelen yük miktarının daha yüksek olduğu tedavilerde ideal dayanıklılığın sağlanabilmesi için zirkonyum diş kaplama tedavilerinin uygulanması daha doğru olur.
Dental kaplama tedavi sürecinde sizleri neler bekliyor?
Dental kaplama tedavileri, genellikle 5 ila 7 gün arasında tamamlanır. Tedavi yöntemine, tedavinin uygulanacağı dişlerin sayısına ve durumuna bağlı olarak bu süreç değişkenlik gösterebilir. İlk randevuda, uygulanacak tedavi yönteminin belirlenmesi ve tasarım özelliklerinin planlanabilmesi için ayrıntılı bir muayene yapılır ve çeşitli kayıtlar alınır. Gerekli analizlerin yapılmasının ardından diş hekimi, uygulanabilecek tedavi alternatiflerini hastaya sunar. Tedavi için uygun olan yöntem ve tasarım özellikleri hekim ve hasta tarafından ortak karar ile belirlenir. Bu planlamaya uygun olarak tedavinin kişiye özel tasarımı yapılarak hastaya sunulur.
Tedavi işlemleri genellikle 2 ila 4 seans sürer. Tedavi seansında, uygun koşulların sağlanabilmesi durumunda öncelikle yapılacak işlemin provası yapılır. Bu sayede hastanın tedavinin sonucu hakkında daha somut bir fikir edinmesi sağlanır. Gerekli durumlarda, bu aşamada tasarım üzerinde düzenleme yapılabilir. Yapılacak tasarım planına kesin olarak karar verildiğinde, kaplamanın sağlıklı bir şekilde diş dokusunun üzerine oturabilmesi için gerekli aşındırma işlemleri yapılır. Daimi protezler hazırlanana kadar geçen sürecin; estetik özelliklerden ödün vermeden, konforlu bir şekilde geçirilebilmesi için işlem yapılan dişlerin üzerine geçici diş protezleri yerleştirilir. Daimi diş protezleri hazırlandığında dişler ile uyumu ağız içerisinde kontrol edilir. Protez, dişler ile kusursuz bir şekilde uyum sağladığı zaman özel yapıştırıcıları ile daimi olarak dişe yapıştırılır.
Dental kaplama tedavisinden sonraki süreçte sizleri neler bekliyor?
Dental kaplama tedavisi sonrasında hasta, konfor kaybı yaşamadan günlük rutinine kolaylıkla dönebilir. İşlem sonrasında sıcak ve soğuğa karşı minimal bir hassasiyet gözlenebilir. Ancak bu durum, oldukça kısa sürelidir. Hassasiyet birkaç gün içerisinde kendiliğinden geçer. Kaplamaların uzun ömürlü olarak güvenle kullanılabilmesi için bakımına önem gösterilmelidir. Diş fırçalama ve diş ipi ya da ara fırçasının kullanımı ile rutin ağız hijyeninin sağlanması, dental kaplamaların bakımı için yeterlidir.

Porselen Lamine Dişler
Porselen lamine (laminate veneers); dişlerin şekil ve renk özelliklerinde kalıcı değişim sağlamak amacıyla, laboratuar ortamında hazırlanan estetik materyalin dişin ön yüzeyine yapıştırılması işlemidir. Kişinin yüz hatlarına, alışkanlıklarına, diş yapısına, beklentilerine ve yüzündeki belirli oran özelliklerine uyumlu olarak diş görünümünün daha estetik hale gelmesine yardımcı olur.
Porselen laminelerin kaplamalardan farkı nedir?
Porselen kaplamalarda, dişin tüm yüzeylerinden aşındırma yapılır. Porselen laminelerde ise dişlerdeki aşındırma, yalnızca dişin ön bölgesi ile sınırlıdır. Özellikle estetik amaçlı planlanan tedavilerde, sağlıklı diş dokusunun büyük oranda korunmasına yardımcı olur. Porselen laminelerde, aşındırma minimum olduğu için genellikle ağrı hissedilmez veya çok az hissedilir. bazen anesteziye gerek olmayabilir.
Porselen lamine uygulamasının avantajları nelerdir?
Tedavi için dişin yalnızca ön yüzeyinden aşındırma yapılması yeterlidir. İşlem yapılırken dişlerinizin doğal formları büyük oranda korunabilir. Kullanılan porselenlerin aşınmaya karşı dirençleri yüksektir. Porselen lamine, diş yüzeyine yapıştırıldığında daha dayanıklı hale gelir. Materyalde zamanla renk değişimi gözlenmez. Uygulanacak porselen, yüzeyi cilalı bir şekilde hazırlanır. Bu sayede; sigara, çay, kahve gibi boyar özellikteki ürünlerin yüzeyde oluşturabilecekleri lekelenme problemlerini minimuma indirir. Dişlerde yapılması planlanan değişimler, işlem öncesinde tasarlanır. Bu tasarım üzerinden bir prova materyali hazırlanarak, planlanan işlemin sonucu hakkında hastaya bilgi verilir. Gerekli durumlarda, işleme başlanmadan önce tasarım üzerinde düzenlemeler de yapılabilir.
Porselen lamineler hangi dişlerin tedavilerinde tercih edilir?
Dişlerin şekil özelliklerinin düzenlenmesinde porselen laminelerden faydalanılabilir. Özellikle dişlerin boyunun uzatılmasında ve dişler arasındaki boşluk alanların kapatılmasında sıklıkla tercih edilir. Dişin ön yüzeyinde ya da kesici bölgesinde bulunan minimal kırık, çatlak ya da aşınma problemlerinin tedavisi porselen lamineler ile yapılabilir. Belirli faktörlerle renkleşmiş ya da genetik olarak koyu tonlarda olan dişlerin, renk özelliklerinin kalıcı olarak değiştirilmesi için kullanılabilir. Çapraşıklığın minimal olduğu kişilerde, ortodontik tedaviye alternatif olarak gerekli aşındırmalar yapılarak uygulanabilir. Gülüş profilini düzenlemek amacıyla, gülüş tasarımında porselen laminelerden yararlanılabilir.
Porselen Lamine tedavisi kimler için uygun değildir?
Mine dokusunun harabiyetine neden olan hastalıkların varlığında, diş yüzeyinindeki dokunun miktarı ve kalitesi porselen laminelerin bağlanabilmesi için yeterli değildir. Bunun yanı sıra, renkleşmenin yüksek olduğu dişlerde, porselen lamine bu rengi tamamen gizlemekte yetersiz kalabilir. Bu durumlarda, porselen lamine tedavisi uygulanamayacağından alternatif tedavi yöntemleri değerlendirilmelidir. Tırnak yeme, kalem ısırma, diş sıkma ya da gıcırdatma gibi kötü alışkanlıklara sahip bireylerde uygulama alanına gereğinden fazla yük gelir. Bunun yanı sıra, alt çenenin önde konumlandığı ya da dişlerin baş başa kapandığı çene ilişkilerine sahip bireylerde dişlerde orantısız yük dağılımı meydana gelir ve tedavinin başarı şansı düşer. Tedavinin ömrünü etkileyen bu problemlerin gözlendiği hastalarda, porselen lamine yapılması isteniyorsa öncelikle problemlerin ana nedenleri tedavi edilmelidir.
Porselen lamine tedavi sürecinde sizleri neler bekliyor?
Porselen lamine tedavisi; genellikle 2-3 seansta tamamlanır. Bu süreç, işlem yapılacak diş sayısına ve bu dişlerin durumuna göre değişkenlik gösterebilir. Tedavinin ilk seansında, dişlerde herhangi bir işlem yapılmadan dişlerin ölçüsü alınır. Bu ölçüden elde edilen model üzerinde işlem sonunda ortaya çıkması planlanan görünüm tasarlanır ve prova aşaması için kalıp oluşturulur. Bir sonraki seansta, hazırlanan kalıp ile işlem sonunda planlanan görünüm hasta üzerinde prova edilir. Provanın olumlu geçmesi durumunda ise dişlerin ön yüzeylerinde porselen lamineye yer hazırlamak için aşındırma yapılır. Bu tedavide aşındırma minimal olduğu için çoğunlukla ağrı hissedilmez. Gerekli durumlarda ise lokal anestezi uygulanarak hastanın ağrı duyması engellenebilir. Aşındırmanın ardından porselen laminenin hazırlanacağı modeli oluşturmak için yeni bir ölçü alınır. Porselen laminenin yapıştırılacağı güne kadar ise diş yüzeyine geçici lamine yerleştirilir. Bu sayede; dişlerde hassasiyet oluşma ihtimalinin önüne geçilir, ara seanslarda meydana gelebilecek estetik problemler engellenir. Porselen lamineler hazırlandığında dişle uyumu kontrol edilir ve özel yapıştırıcılarıyla dişe yapıştırılır.
Uygulama sonrası süreçte nelere dikkat edilmelidir?
Ağız bakımının iyi olması durumunda lamineler uzun yıllar sağlıklı bir şekilde kullanılabilir. Bu bakımı sağlamak için diş fırçalama ile diş ipi ya da arayüz fırçası kullanımını içeren standart ağız bakımına özen gösterilmelidir. Ayrıca, diş ve laminenin birleşim alanlarının temiz tutulmasına çok dikkat edilmelidir.

Sinüs Lifting
Üst çenede, arka bölgedeki dişlerin kaybı ile zamanla dişi çevreleyen kemik dokusunda kayıp meydana gelebilir. Bu bölgeye komşu olan sinüs boşluklarında sarkma gözlenebilir. Dokudaki kayıp nedeniyle, bölgedeki kemik dokusu başarılı bir implant tedavisi uygulamak için yeterli olmayabilir. Bu durumda, ideal bir implant tedavisi yapılabilmesi için sinüs tabanında meydana gelen kaybın bu bölgedeki kemik dokusunu yükselterek tedavi edilmesine sinüs yükseltme denir.
Sinüs yükseltme işlemi implant tedavi sürecinin uzamasına neden olur mu?
Pek çok durumda, sinüs tabanı yükseltme işlemi implant tedavisi ile aynı zamanda yapılabilir. Bu işlemlerin birlikte uygulanmasına karar verilmesindeki en önemli kriter, bölgede implantın stabil kalabilmesini sağlayacak miktarda kemik dokusunun bulunmasıdır. İleri derecede kemik kaybı olan bölgelerde ise implantın hareketsizliğini sağlamak mümkün olmayabilir. Bu durumda, ideal bir implant tedavisi gerçekleştirilemeyeceği için yapılan sinüs yükseltme işleminin bölgedeki kemik dokusu ile kaynaşması beklenir. Ortalama 6 ay sonra bölgedeki kemik dokusu, implantın stabilitesinin ideal bir şekilde sağlanabilmesi için uygun hale gelir. Bu süreç tamamlandıktan sonra implant tedavisine başlanabilir. İmplant tedavileri hakkındaki ayrıntılı bilgiye sitemizde yer alan Dental İmplant yazımızdan ulaşabilirsiniz.
Sinüs yükseltme tedavi sürecinde sizi neler bekliyor?
Sinüs yükseltme işlemi; lokal anestezi altında, oldukça kısa bir sürede, konforlu bir şekilde gerçekleştirilir. İlk seansta, ayrıntılı klinik ve radyografik muayene yapılarak hastanın tedavi ihtiyacı ve sinüs yükseltme tedavisi için uygunluğu incelenir. Sinüs yükseltme uygulaması yapılmasına karar verildikten sonra işlem, implant uygulaması için en uygun olacak şekilde planlanır. Tedavi seansında, sinüs duvarlarını çevreleyen sinüs membranı tabandan gerekli oranda yükseltilir. Burada oluşan alana kemik tozu olarak tabir edilen kemik greftleri yerleştirilir. Kemik grefti, özel bir membran ile örtülür ve yumuşak doku dikişler ile kapatılır. Gerekli koşulların sağlanması durumunda; implant uygulaması da sinüs yükseltme işleminin sonrasında, bu işlemle aynı seans içerisinde yapılır.
Sinus yükseltme tedavisinden sonraki süreçte sizi neler bekliyor?
Sinüs yükseltme işleminden sonra 2 saat herhangi bir besin tüketilmemelidir. Tedaviyi takip eden 24 saat boyunca işlem yapılmayan bölgedeki dişlerle yemek yenmesi, yara bölgesini korumada faydalı olur. Bunun yanı sıra, burun temizliği yapılırken yüksek basınç oluşturmamaya özen gösterilmesi, tedavi etkinliğinin sağlanmasında yarar sağlar. Bölgede kemik ekleme işlemi yapılması nedeniyle, bu yeni duruma tepki olarak bir miktar ağrı ve ödem gelişebilir. Bu durum; diş hekiminin reçete ettiği ilaçların düzenli kullanılması, ilk 24 saat bölgeye soğuk kompres uygulaması yapılması ve bölgenin hijyeninin sağlanması ile minimuma indirilebilir. Bu sayede yan etkiler; konfor kaybına neden olmadan kısa bir sürede etkisini yitirir.
Tedaviyi takiben işlem yapılan bölgede ideal bir kemik dokusunun oluşması, genellikle 6-12 ay içerisinde gerçekleşir. Bu süreçte kemik grefti; içerdiği maddeler sayesinde kemik oluşumunu ve büyümesini destekler, kemik hacminde ve yoğunluğunda istenen artışı sağlar.

Diş etleri, özellikle koyu ten rengine sahip bireylerle hayat boyu aynı renkte stabil olarak kalmayabilir. Diş etinin üst dokusu olan epitel tabakasında melanosit adı verilen hücrelerin yoğun bir şekilde birikimine bağlı olarak koyu kahverengi, siyah renk değişimleri meydana gelebilir. Pigmentasyon adı verilen bu renk değişimlerinin ortadan kaldırılarak diş etlerinin estetik görünümünün geri kazandırılması işlemine ise depigmentasyon denir.
Diş Etinde Pigmentasyon Nasıl Oluşur?
Diş etinin doğal renk tonu, açık pembeden mavi mor tonlarına kadar değişen renklerde olabilir. Bu renk tonu; ten rengine göre, kişiden kişiye, ağız içinde ise bölgeden bölgeye değişkenlik gösterebilir. Pigmentasyon oluşumu ise sıklıkla daha koyu tene sahip bireylerde ve özellikle her iki çenenin de ön bölgelerinde lokalize ya da yaygın olarak gözlenir. Bu renk değişimi; dokunun damarlanmasına, epitelizasyon derinliğine, sigara kullanımına ve melanosit oluşumuna bağlı olarak meydana gelir. Bir hastalık sınıflamasına dahil edilmese de estetik görünümde önemli oranda değişiklik meydana getirmesi nedeniyle kişinin estetik beklentisine aykırı bir görünüm oluşturabilir. Bu nedenle hastanın özgüveninin önemli oranda zedelenmesine neden olabilir.
Diş Eti Renkleşmelerinin Seviyeleri Nelerdir?
Pembe, mor renk tonuna sahip diş eti – Klinik renklenme yok
Açık kahverengi renk tonuna sahip diş eti – Minimal klinik renklenme
Pembe kahverengi renk tonuna sahip diş eti – Orta derecede klinik renklenme
Koyu kahverengi, mavi siyah renk tona sahip diş eti – Yoğun klinik renklenme
Depigmentasyon Tedavisi Nasıl Yapılır?
Pigmentasyonun meydana geldiği diş eti alanlarında renklenmelerin ortadan kaldırılmasını sağlayan depigmentasyon tedavisi lazer uygulamaları ile sağlanabilir. Lazerin yüzeyde meydana getirdiği peeling (soyma) etkisi ile renklenme olan bölge kaldırılarak doğal renge sahip diş eti dokusu ortaya çıkarılabilir. Tedavi genellikler anestezisi uygulamasına gerek olmadan ve tek seans içerisinde gerçekleştirilebilir. Orta dereceli ya da yoğun klinik renklenmelerin gözlendiği durumlarda ise tedavi birkaç seans uygulanacak şekilde planlanabilir. Uygulama sonrası minimal ağrı ve ödem meydana gelebilir ancak bu durum 1 hafta içerisinde azalarak ortadan kalkar. Uygulamanın ardından başlangıçta, diş etlerinde koyu kırmızı renk ve bu alanların üzerinde iyileşme bandı olan beyaz bir tabaka meydana gelir. Ortalama olarak bir hafta içerisinde ise iyileşme gerçekleşerek bu tabaka ortadan kalkar ve yerini pembe tonlardaki doğal diş eti dokusuna bırakır.

Sedasyon, anestezi uzmanları tarafından hastaya çeşitli yollarla anestezik ilaçlar verilerek hastada kontrollü bir şekilde yarı uyku halinin oluşturulması işlemidir. Bu uygulama; diş hekimliği alanında tedaviden yüksek oranda korkan, endişeli olan ya da zihinsel engele sahip olan bireylerde sıklıkla kullanılır. Özellikle çocuk hastalarda ve dişlerde çok sayıda defekt olan uzun tedavi uygulamalarına ihtiyaç duyulan durumlarda, uzun süreli ya da çok sayıda seans ile planlanan uygulamalar hastalarda bıkkınlık hissi oluşturabilmekte ve tedavinin yarıda bırakılmasına neden olabilmektedir. Bu durumun yanı sıra hasta yüksek oranda endişe duyduğunda, korku ile meydana gelen ani hareketler işlemin ideal bir şekilde gerçekleştirilebilmesini zorlaştırabilir. Yapılan ani hareketler, tedavi süresini uzatırken tedavinin başarı şansının düşmesine de neden olabilir. Bu durumlarda, hem ideal tedavinin sağlanabilmesi hem de sürecin hasta için konforlu bir hale getirilmesi amacıyla sedasyon tedavileri yapılabilir.
Sedasyon Tedavisinde Uygulama Nasıl Yapılır?
Sedasyon işlemi yapılacak olan durumlarda, hastanın tedaviden önce aç olması gerekir. Sedasyon, hastanın burnuna takılan maske ile sedatif etkiye sahip gazın verilmesi ya da hastaya damar yolu ile ilaç verilmesi yöntemleri ile sağlanabilir. Uygulama yöntemi anestezi uzmanı tarafından çeşitli parametreler göz önünde bulundurularak belirlenir. Tam bir uyku hali oluşturulmadığından işlem sonrasında hastanın sedatif ilacın etkisinden çıkması oldukça kısa sürede gerçekleşir. İlacın etkisinin ortadan kalkmasından yaklaşık yarım saat sonra hasta evine güvenle gidebilir.
Sedasyon Uygulaması ile Hangi Diş Hekimliği Tedavileri Yapılabilir?
Sedasyon uygulaması; dolgu, kanal tedavisi, apikal rezeksiyon, diş kesimi, diş çekimi, implant uygulamaları gibi lokal anestezi altında gerçekleştirilen her diş tedavisinin gerçekleştirilebilmesi için uygun bir yöntemdir. Ancak ideal anestezi uygulaması; yapılacak işlemin türüne, işlemin zorluk derecesine ve tedavi için gerekli olacak süreye bağlı olarak değişkenlik gösterebilir. Bu nedenle anestezi yönteminin kesin olarak belirlenmesi için hastanın ayrıntılı olarak muayene edilmesi gerekir.
Sedasyon Uygulamasının Avantajları Nelerdir?
Sedasyon uygulamasında hasta, ağrı hissetmez bu sayede işlem sırasında konfor kaybı yaşanmaz. Tedavi esnasında endişe hali ortadan kalkar ve işlem sonrasında tedavi aşamaları hasta tarafından hatırlanmaz. Ancak hasta tedavide tümüyle uyku halinde olmadığından sedasyon derinliğine bağlı olarak konforlu bir tedavi işlemi geçirdiğini hatırlayabilir. Bu durum diş hekimi korkusu olan hastalarda korkunun yenilmesinde önemli oranda avantaj sağlayabilir. Tek bir seansta daha çok tedavinin ideal bir şekilde uygulanabilmesine olanak sağladığı için tedavi süreci daha hızlı bir şekilde tamamlanabilir.
Sedasyon Tedavisi ile Diş Hekimliği Tedavileri Tek Seansta Bitirilebilir mi?
Sedasyon uygulaması ile diş tedavisi yaptırmanın en büyük avantajlarından biri işlem süresinin önemli oranda azalmasına yardımcı olmasıdır. Muayene seansında yapılacak işlemlerin ayrıntılı olarak belirlenmesinin ardından hastalar ile bu konu değerlendirilmektedir. Yapılacak işlem miktarına bağlı olarak değişkenlik gösterebilse de sedasyon uygulaması ile tedaviler genellikle tek seansta tamamlanabilir.

Şeffaf plak tedavisi, dişlerde gözlenen çapraşıklıkların hastaya özel olarak hazırlanmış şeffaf plaklar ile düzenlenmesini kapsayan bir uygulamadır. Telsiz ortodontik tedavi olarak da bilinen bu yöntem, özellikle estetik avantajları sayesinde sıklıkla tercih edilir. Sabit apareylerin olmadığı bu sistemde etkin tedavinin oluşturulmasında, hastanın tedavi planına uyum sağlaması oldukça önemlidir.
Şeffaf Plak Tedavi Süreci Nasıl İlerler?
Hasta ile yapılan ilk muayene seansında, hastanın dişlerinin konumunun laboratuar ortamında incelenebilmesi için her iki çenesinden ölçü alınır. Alınan bu kayıt üzerinden, dişlerdeki çapraşıklık miktarına bağlı olarak minimal hareketler oluşmasını sağlayacak belirli sayıda şeffaf plak üretilir. Plaklar hastaya teslim edildiğinde hastanın günde ortalama 20 saat plağı kullanması gerekir. Sürenin uzunluğunun nedeni dişlerde sağlıklı bir hareketin yalnızca devamlı kuvvetler ile oluşturulabilmesidir. Uygulanan bu kuvvet nedeniyle plakları ilk defa taktığınızda dişler üzerinde bir baskı hissedebilirsiniz. Beklenen bir durum olan bu baskı hissi, dişler her bir plağa adapte oldukça azalarak ortadan kalkar. Her bir plak 15 gün kullanılması için tasarlanmıştır. Kontrol seansları ise genellikle ayda bir olacak şekilde oluşturulur. Bu seansların her birinde hastaya iki yeni plak teslim edilir. Kontrolleriniz ayda bir yapılır. Her kontrolde size 2 adet yeni şeffaf plak teslim edilir. Tedavinin süresini etkileyen önemli faktörler, çapraşıklık miktarına göre üretilen plakların sayısı ve hastanın bu plakları uygun süre zarfında düzenli olarak kullanmasıdır.
Şeffaf Plaklar ile Diş Hareketleri Nasıl Sağlanır?
Plaklar hazırlanma aşamasında dişlerin hareket edilmesi istenen pozisyonlara göre tasarlanır ve uygun pozisyonlar için seri şekilde üretilir. Sağlıklı bir kuvvet uygulaması ile hareket oluşturabilmek için her bir plak 0.05 mm değişim meydana getirecek şekilde oluşturulur. Plakların 15 günde bir değişimi ile gerekli bölgelerdeki hareket miktarları artırılarak zamanla tüm dişlerin ideal konumlarına ulaşması sağlanır.
Şeffaf Plak Tedavisini Kimler Yaptırabilir?
Çocuklarda şeffaf plak uygulaması yapılması isteniyorsa öncelikle hastanın bütün süt dişlerinin düşmüş ve en azından 2. büyük azı dişlerinin de sürmüş olması gerekir. Dişlerin bu duruma ulaşması ortalama olarak 13-14 yaşlarında meydana gelir. Bu dişlerin sürmesinin ardından ise tedavinin uygulaması için bir yaş sınırı bulunmaz. Ancak şeffaf plak tedavileri ile yalnızca hafif ve orta diş çapraşıklıklarının sağlıklı bir şekilde tedavi edilmesi mümkün olabilir. Bu nedenle şeffaf plak tedavisine uygunluğun kesin olarak belirlenmesi için diş hekiminin ayrıntılı bir muayene ile dişlerin durumunu değerlendirmesi şarttır.
Şeffaf Plak Tedavisinin Avantajları Nelerdir?
Şeffaf plak tedavileri, özellikle günlük yaşantıda konforu kısıtlamaması ve belirgin estetik dezavantaj oluşturmaması ile öne çıkan bir uygulama yöntemidir. Metal içermeyen yumuşak materyali sayesinde dişleri, diş etlerini veya ağız içerisindeki diğer yumuşak dokuları irite etmeden tedavinin sürdürülebilmesine olanak tanır. Çapraşıklığın tedavisi için yeterli olduğu takdirde ileri yaşlarda dahi uygulama yapılabilir. Yemek yeme, diş fırçalama gibi durumlarda çıkarılması mümkün olduğundan bu eylemlerde zorluk yaşanmasının önüne geçilir.
Şeffaf Plaklarda Renklenme Meydana Gelir mi?
Sigara, çay, kahve gibi sıcak ve renklendirme etkisine sahip ürünler plakta hem deformasyona hem de renk değişimine neden olabilir. Bunun yanı sıra; vişne suyu, şarap, soslu yemekler gibi turuncu, kırmızı, kahverengi, siyah renklere sahip besinler de plaklar üzerinde renk tutulumu gözlenmesine sebebiyet verebilir. Plaklar 15 günde bir değişeceği için bu renk değişimi estetik problem oluşturacak düzeyde gözlenmez. Ancak deformasyonlar tedavinin gidişatına zarar verebileceğinden sıcak ürünlerin tüketimi sırasında plakların ağız içerisinden çıkarılması gereklidir.

implant ile aynı gün sabit diş ne demek?
İmplant tedavisi ile aynı gün sabit diş uygulaması, tedavi seansının planlandığı gün içerisinde ilgili bölgeye geçici protezlerin yerleştirilmesi anlamına gelir. Özellikle estetik anlamda önemli oranda dezavantaj olan dişsiz boşluklar, bu uygulamalar ile bir günde ortadan kaldırılabilir.
İmplant ile Aynı Gün Sabit Diş Hangi Durumlarda Uygulanabilir?
Bir diş eksikliğinde tek implant üzerine yapılacak protez uygulamalarında,
Dişsiz uzun boşluklarda birden fazla implant üzerine yapılacak köprü protezlerinde,
Hiç dişi olmayan hastalarda birden fazla implant üzerine yapılacak All on 4 – All on 6 uygulamalarında uygulanabilir.
İmplant ile Aynı Gün Sabit Diş Tedavisinin Avantajları Nelerdir?
Protez uygulaması için gerekli olan uzun bekleme sürelerini tek güne indirir.
Eksik ya da sağlıksız dişlerin neden olduğu fonksiyon kayıplarının kısa sürede ortadan kaldırılmasına yardımcı olur.
Ani diş kayıplarının neden olabilecekleri problemlerin elimine edilmesine yardımcı olur.
Estetik görünümün bir günde düzenlenebilmesine olanak tanır. Bu sayede hastaların özgüveninin artmasına önemli oranda yardımcı olur.
İmplant ile Aynı Gün Sabit Diş Kimlere Uygulanabilir?
İmplant ile aynı gün sabit diş uygulamaları, genellikle ağız sağlığını bozan ve çekimi gerekli olan dişlere sahip hastalarda dişlerin çekim işlemleri ile birlikte uygulanır. Bu sayede hastalar tedavi sonrasında hem sağlıklarına hem de yeni ve estetik bir gülüşe kavuşurlar. Bir kaza sonucu meydana gelen ani diş kayıpları sonrasında da kısa sürede tedavinin sağlanması adına ideal bir uygulamadır. Bu uygulama aynı zamanda uzun zaman önce dişlerin kaybedildiği ya da genetik olarak eksik olduğu hastalarda da dokuların uygulama için yeterli olduğu durumlarda tercih edilebilir. İmplant ile aynı gün sabit diş uygulamaları, sıklıkla lokal anestezi altında gerçekleştirilebilir. Tüm ağızda işlem yapılacak uzun süreli tedavilerde ise işlemle sedasyon ile konforlu bir şekilde uygulanabilir. Yarı uyku halinin oluşturulduğu sedasyon uygulamaları hakkında daha ayrıntılı bilgiye “Sedasyon Diş Hekimliği” yazımızdan kolaylıkla ulaşılabilir.
Kişinin implant ile aynı gün diş tedavisi için uygunluğu; tedavi yapılacak alanda dişlerin varlığına, kemik dokusunun miktarına ve sağlığına bağlı olarak değişkenlik gösterebilir. İmplantın kemik ile bağlantısının ideal olarak sağlanabileceği ve operasyon sonrası protezler için ölçünün doğru bir şekilde alınabileceği durumlarda operasyon ile aynı gün geçici protezler hazırlanabilir. Tedaviye uygunluğun kesin olarak belirlenebilmesi için hastanın ayrıntılı bir şekilde muayene edilmesi gereklidir. Cerrahi alanda özelleşmiş tecrübeli kadroya sahip ekibimiz ayrıntılı muayeneler ile bu tedavi yönteminin sizin için uygunluğunu değerlendirebilir.
Pin Sırası: 2
Başlık: Yüze estetik uygulamalar yaptırmadan önce diş hekimine muayene olmalı
Dişlerin, çene kemiklerinin veya bu alanları çevreleyen yumuşak dokuların kalıtımsal olarak ideal forma sahip olmaması ya da çeşitli nedenlerle hasar görmesi sonucunda yüz profilinde kişilerin beklentisinden uzak bir görünüm ortaya çıkabilir. Bu durum, kimi zaman özgüvende negatif etkiye neden olarak kişinin yüz estetiği uygulamalarına yönelmesine neden olabilir. Ancak yüzün çeşitli bölgelerinde ağız ve diş dokularına bağlı olarak estetik kayıp meydana gelmişse ağız ve diş dokusu tedavi edilmeden yapılan lokal estetik uygulamalar kişinin beklentisine uygun estetik sonuç sağlamayabilir. Aynı zamanda bu dokulardaki uyumsuzluğun tedavi edilmemesine bağlı olarak ağız ve diş sağlığı uzun dönemde önemli oranda bozulabilir. Bu durumlarda yüz estetiği uygulamalarından önce ayrıntılı diş hekimi muayenesi ile estetik kaybın ana nedeni belirlenebilir ve doğru tedaviler ile kişi hem yüz estetiğinde sağlamak istediği değişime hem de  ideal fonksiyonel özelliklere aynı anda kavuşabilir.
Yüz estetiğinde diş ve diş eti görünümü, yüze ifadesini oluşturan en önemli etkenlerden birisidir. Bu dokularda yetersiz ağız bakımı, diş sıkma/gıcırdatma , asitli gıda tüketimi, mide problemleri gibi pek çok etkene bağlı olarak meydana gelen aşınmalar, kayıplar ya da hastalıklar alt yüz yüksekliğinin düşmesine neden olabilir. Bu durum yüz profilinde birçok değişime neden olabilir;
Kişi bulunduğu yaştan daha ileri bir yaşta gözükebilir.
Dudak incelir, dudak kenarı aşağı sarkar.
Alt yüz kaslarının çökmesine bağlı olarak yüz çizgileri belirginleşir.
Yanak dolgunluğu kaybedilir.
Yüzün doğal hattı kaybedilir ve daha yuvarlak bir yüz profili gözlenir.
Dokuların sağlıklı olduğu durumlarda ise dişlerin ve diş etlerinin konumları hem gülüş estetiğinde hem de yüz estetiğinde dezavantaj oluşturabilir. Örneğin ön dişlerin bulunması gereken hattan daha geride yer aldığı dudak desteğinin yeterli oranda sağlanamamasına bağlı olarak dudaklar daha ince görülebilir. Dişlerin neden olduğu estetik kayıplar problemin ana nedenine bağlı olarak; tel tedavileriyle, bonding uygulaması olarak bilinen estetik dolgu uygulamalarıyla ya da çeşitli protez işlemleri ile ortadan kaldırılabilir. Gerekli durumlarda diş eti dokusu gingivektomi ya da gingivoplasti uygulamaları ile düzenlenerek hem gülüş estetiği hem de dudak konumu düzenlenebilir.
Çenelerin boyutu ve konumu; diş hekimlerinin tedavi kapsamında yer alan, pek çok fonksiyonel probleme neden olan ve yüz estetiğinde önemli oranda etkili bir başka konudur. Üst çenenin ideal boyutundan küçük ve geride olduğu durumlarda, yetersiz yumuşak doku desteğine bağlı olarak burun ucu ideal konumundan daha aşağıda konumlanabilir. Alt çenenin olması gerekenden küçük ya da büyük olduğu durumlarda iskeletsel bozukluğun çeşidine bağlı olarak yüz yüksekliği değişebilir, yüzdeki açısal oranlar bozulabilir çene hattının estetik görünümü kişinin beklentisini karşılamayabilir. Bu durumlar, hastanın yaşına bağlı olarak çeşitli ortodontik ya da cerrahi yöntemler ile tedavi edilebilir.

Mock up wax up
Güzel bir gülüş tasarımının hazırlanmasında hastanın sağlığından ve korunmasından sonraki en önemli kriter kişinin estetik bakış açısına uygun özgün bir tasarımın oluşturulabilmesidir. Ayrıntılı anamnez ve klinik muayeneler sayesinde doğru bir planlama ve uygun tasarım oluşturulabilmesi mümkün olabilir. Alınan dijital ölçüler ile oluşturulan tasarımların hastaya dijital ortamda sunulması ile hastanın tasarım üzerinde çeşitli seçimler yapması ve tedavi sonucu hakkında büyük oranda fikir edinmesi sağlanabilir. Ancak kişinin tedavi sonucunu ağız içerisinde görerek değerlendirebilmesi hem hastanın hem de hekimin tasarım konusunda daha objektif bir değerlendirme yapmasına imkan verir. Mock up ve wax up uygulamaları ise tasarımın tedavi öncesinde değerlendirilebilmesine olanak tanır. Bu uygulamalar gerekli düzenlemelerin tedaviye başlamadan yapılabilmesine yardımcı olur ve ideal tedavi sonucuna, daha az tedavi seansına ihtiyaç duyarak ulaşılabilmesini sağlar.
Mock Up ve Wax Up Nedir?
Gülüş profilini belirlemek amacıyla hazırlık aşamasında beyaz mum kullanımı ile yapılan ya da dijital tasarımın üç boyutlu olarak basılması ile oluşturulan tasarım modeli, wax up olarak adlandırılır. Wax up uygulaması ile uygulanacak tedaviden beklenen sonuç laboratuvar ortamında değerlendirilebilir. Wax up ile oluşturulan tasarımın ağız içindeki dişlere aktarılması işlemine ise mock up denir. Bu uygulama ise tasarımın klinik ortamında, ağız içerisinde pek çok farklı parametre ile birlikte değerlendirilmesini sağlar. Oluşturulan bu ön tasarımlar üzerinde gerekli durumlarda değişiklik yapılabilir. Bu sayede gülüş tasarımı objektif olarak değerlendirilerek şekillendirilebilir.
Mock Up ve Wax Up Uygulamaları Nasıl Yapılır?
Mock up ve wax up uygulamalarının yapılabilmesi için öncelikle muayene yapılan seansta hastanın her iki çenesinden ölçü alınır. Bu ölçülerin yanı sıra, yüz profilinin incelenerek tasarım oluşturulmasında yararlanılacak çeşitli parametreler fotoğraf ya da video çekimleri ile kayıt altına alınır. Tüm kayıtların ve hastanın beklentilerinin değerlendirilmesinin ardından dijital ortamda çeşitli tasarım alternatifleri oluşturulur ve bu alternatifler hastaya sunulur. Hastanın seçtiği tasarım planına uygun olarak tedavi sonucunun ön gösterimini olan wax up modeli oluşturulur. Tasarımda rehber görevi görecek olan wax up modelinin ideal şartlarda oluşturulabildiği durumda ise model üzerinden silikon bir anahtar hazırlanır. Mock up aşamasında silikon anahtar ile oluşturulan tasarım ağız içerisinde dişler üzerine aktarılır. Dişlerin formları, boyutları ve renk tonu gibi çeşitli özellikleri hasta ve hekim tarafından değerlendirilir. Bu uygulama, tedavi öncesinde tasarımın değerlendirilmesinin yanı sıra tedavi seansında aşındırma işleminden sonra geçici protezlerin oluşturulmasında da kullanılabilir.
Mock Up ve Wax Up Uygulamalarının Avantajları Nelerdir?
Tasarımının yüz profili ve komşu dokular ile olan uyumunun hekim tarafından daha objektif bir şekilde değerlendirilebilmesine izin verir.
Hastanın tedaviden beklentilerini daha net olarak belirleyebilmesine olanak tanır.
Tedavi sonucunun incelenmesini sağlayarak hastanın tedaviye olan güvenini artırır.
Dişler üzerinde hiç işlem yapmadan tedavi planının düzenlenebilmesini sağlar.

Aşama aşama gülüş tasarımı?
Gülüş profili, estetik görünümün desteklenmesinde oldukça önemli bir parametredir. Güzel bir gülüşe sahip olmak için ise gülüş tasarımının oluşturulabilmesinde yararlanılabilecek pek çok tedavi yöntemi bulunmaktadır. Kimi zaman yalnızca sağlığı bozulan dokuların tedavi edilmesi güzel bir gülüşe kavuşmanızı sağlayabilir. Dişlerin sağlıklı olduğu durumlarda ise tel tedavisi, bonding uygulaması, pembe estetik uygulamaları, diş beyazlatma gibi diş ve diş eti dokularını büyük oranda koruyan tedavi yöntemleri ideal bir gülüş profili oluşturulabilmesi için yeterli olabilir. Dişlerin şekil, renk ve boyut özelliklerinde daha belirgin değişimler oluşturulması istenen durumlarda ise dişlerin sağlığınının korunması ön planda tutularak seçilen protez uygulamaları ile gülüş tasarımı oluşturulması sağlanabilir.
Gülüş Tasarımı Tedavi Aşamaları Nasıl İlerler?
Yapılan ilk seansta ayrıntılı klinik değerlendirmeler ile hastanın estetik beklentilerinin oluşturulmasında gerekli olan tedavi ihtiyaçları belirlenir. Gülüş tasarımında değişim yapılması planlandığında ise üç boyutlu ağız içi tarayıcıları ile dişlerin dijital olarak ölçüleri alınır. Oluşturulacak tasarımda çeşitli parametrelerin rehber oluşturması amacıyla hastanın yüz profili farklı açılardan fotoğraflanır. Laboratuvar aşamasında dijital ortamda bu veriler üzerinden kişinin ağız içi dokularına ve yüz profiline uyum sağlayacak çeşitli tasarım alternatifleri oluşturulur. Hasta ile birlikte yapılan değerlendirmeler sonucunda bu tasarım alternatifleri arasından bir seçim yapılır. Tasarımların hastanın beklentisini karşılamadığı durumda ise hastanın sağlığını bozacak bir durum teşkil etmediği sürece tasarımlar üzerinde değişim yapılabilir.
Tasarımın dijital ortamda belirlenmesinin ardından laboratuvarda wax up modeli oluşturma safhasına geçilir. Tedavi sonucunun ön gösterimini sağlayan wax up modeli ile tasarım laboratuvar ortamında daha detaylı incelenebilir. Aynı zamanda bu model üzerinden silikon anahtar oluşturularak tasarımın klinik ortama aktarılması sağlanabilir.
Bir sonraki randevuda; dişlerin konumlarının uygun olduğu durumlarda, dişler üzerinde hiç işlem yapılmadan tedavi sonucu  prova edilebilir. Bu prova işlemi, wax up modeli üzerinden hazırlanan silikon kalıp sayesinde mock up uygulaması ile yapılır. Tasarımın ağız içerisine aktarılması sayesinde hem hekim hem de hasta tarafından daha objektif bir şekilde değerlendirmesi sağlanır. Bu sayede gerekli durumlarda tedavi öncesinde tasarımda değişikliğe gidilebilir. Mock up uygulaması aşındırma yapılmayan dişlerde birkaç saat ağız içerisinde kalabilir. Hastanın tasarımı daha uzun süre test etmek istediği durumlarda ise dişlerin yalnızca ön yüzeyinde aşındırma yapılarak birkaç gün geçici olarak kullanımı sağlanabilir.
Dişlerin bir veya birkaçının, ideal pozisyondan daha önde ya da dışarıda yer aldığı durumlarda dişler üzerinde işlem yapılmadan önce yapılan prova uygulaması sağlıklı bir sonuç oluşturmayacaktır. Ancak bu durumda, yalnızca tasarımın oluşturulması gereken arkın daha önünde ya da dışarısında kalan dişlerin ön yüzeylerinde düzenleme yapılarak tedavi sonucu sağlıklı bir şekilde prova edilebilir.
Mock up uygulamaları ile tasarım detaylarına karar verilmesinin ardından dişlerde düzenleme aşamasına geçilebilir. Dişlerde gerekli aşındırmalar sağlandığında ise bu değişimin tasarıma adapte edilmesi amacıyla yeni bir ölçü alınır. Kalıcı protezler hazırlanana kadar geçen süreçte estetik ve fonksiyonel özelliklerin korunabilmesi amacıyla silikon anahtar üzerinden hastanın geçici protezleri hazırlanır.
Kalıcı protezler hazırlandığında yeni bir randevu oluşturulur. Bu seansta kalıcı protezler dişler üzerinde prove edilerek dokular ile uyumu ve estetik özellikleri tekrar değerlendirilir. Doku uyumunun ideal olduğu ve protezin hastanın estetik beklentilerini karşıladığı durumda ise protezin kalıcı olarak yapıştırılma işlemi yapılır.

Diş eti tedavisi
Dişleri ve implantları çevreleyen yumuşak dokularda meydana gelen hasara bağlı olarak diş eti hastalıkları meydana gelebilir ve doku sağlıklı form ya da yapı özelliklerini kaybedebilir. Diş eti hastalıkları nedeniyle ağız içerisinde çene kemikleri ya da dişler de kaybedilebilir. Buna bağlı olarak ağız ve diş sağlığı önemli oranda bozulabilir. Bu durumun yanı sıra diş eti hastalıkları, çeşitli kronik hastalıkların şiddetlenmesinde rol oynayabilmesi nedeniyle genel sağlığın korunabilmesini güçleştirebilir.
Diş Etinde Hastalık Oluşumu Nasıl Anlaşılır?
Diş etinde hastalıkları oluştuğu andan itibaren; sağlıklı olan sıkı, mat ve soluk pembe renk görünümünü kaybetmeye başlar. Ödemli, gevşek ve parlak kırmızı renk tona sahip diş eti görünümü ilgili bölgede diş eti hastalığının oluştuğunu gösterir. Bu durumda diş etlerinde sağlıklı dokularda gözlenmeyen kanama, çekilme ve ağrı  belirtileri gözlenebilir. Dişlerlerde ise sallanma, yer değiştirme gibi durumlar meydana gelebilir. Diş etinde meydana gelen bu hastalıkların ana etkeni olan zararlı bakteri türleri nedeniyle ise ağız kokusu problemleri ortaya çıkar.
Diş Eti Tedavileri Hangi Durumlarda Uygulanabilir?
Diş eti tedavileri; dişleri çevreleyen hasarlı dokuların iyileştirilmesi, sağlıklı dokuların ağız fonksiyonlarına katkısının artırılması ya da diş eti görünümünün neden olduğu estetik problemlerin düzenlenmesi amacıyla uygulanabilir. Ancak yapılan tedavilerin etkili olabilmesi ve etkisinin korunabilmesi için ağız bakımının doğru bir şekilde sürdürülmesine özen gösterilmesi gerektiği bilinmelidir. Diş fırçalama ve diş ipi kullanım rutinini doğru teknikler ile sürdürmek ideal ağız bakımının sağlanabilmesi için yeterlidir.
Diş Eti Tedavisi Nasıl Yapılır?
Diş eti tedavilerinde diş taşı temizliği (detertraj) ve derin temizlik (küretaj) işlemleri en temel tedavi adımıdır. Bu tedaviler sayesinde çeşitli iyonlar nedeniyle sertleşmiş bakteriyel plaklar olan diş taşları, diş yüzeyine tutundukları bölgeden uzaklaştırılabilir. Diş taşlarının temizlenmesi, bölgede bulunduklarında bakterilerin daha fazla tutulum gösterebileceği alanlar oluşturarak diş etindeki hastalığın ilerlemesine sebep olmaları nedeniyle oldukça önemlidir. Detertraj tedavisinde özel ultrasonik cihazlar ya da temizleme aletleri kullanılarak dişlerin ağız içerisinde görünebilenlebilen yüzeylerinin temizliği sağlanır. Küretaj tedavisinde ise özel temizleme aletleri ile diş etinin altında yer alan dişin kök yüzeyinin temizliği yapılır. Subgingival küretaj tedavisi, ideal bir şekilde sağlanabileceği durumlarda kesi yapılmadan gerçekleştirilebilir. İdeal tedavinin sağlanması için kesinin gerekli olduğu ulaşması durumlarda ise lokal anestezi altında konforlu bir şekilde gerçekleştirilebilir. Diş etlerinde enfeksiyona neden olan diş taşları ve bakteri plaklarının temizlenmesi sonucunda diş eti hastalıklarının neden olduğu ağız kokusu problemleri de ortadan kaldırılabilir. Kimi zaman yapılan bu temizlik işlemlerinin sürdürülebilmesi ve hastanın konforunu geri kazanabilmesi için bir miktar diş etinin kesilmesi ya da düzenlenmesi (gingivektomi/gingivoplasti) işlemleri gerekli olabilir. Lokal anestezi altında yapılabilen bu uygulamalarla diş eti çekilmesi tedavisi yapılarak çekilmelerin neden olduğu hassasiyet azaltılabilir ya da ortadan kaldırılabilir. Bunun yanı sıra, diş eti büyümelerinin neden olduğu doku fazlalığı bölgeden uzaklaştırılabilir ve bu sayede bölgenin temizliği kolaylaştırılabilir. Dişlerde sallanmalara neden olan kemik kayıpları, uygun koşulların sağlanabildiği durumlarda kemik tozu uygulamaları ile tedavi edilebilir. Siz de cerrahi alanda özelleşmiş tecrübeli kadromuz sayesinde tüm bu tedavilere kliniğimizden kolaylıkla ulaşabilir, ayrıntılı muayenenizi kliniğimizde yaptırarak sizin için uygun tedavi alternatifleri hakkında bilgi edinebilirsiniz.

Gülüş tasarımında dikkat edilmesi gerekenler
Dişlerde gözlenen form bozuklukları, çapraşıklıklar, renklenmeler, çeşitli diş veya diş eti hastalıkları ya da diş kayıpları kişinin gülüş profili ile ilgili tereddütler yaşamasına neden olabilir. Özgüven eksikliğine neden olan bu durum, kişinin sosyal hayatını da olumsuz olarak etkileyebilir. Ancak diş hekimliği alanında gelişen teknolojilerle birlikte bu durumu ortadan kaldırabilmek mümkün hale gelmiştir. Kişiye özel uygulanabilen pek çok gülüş tasarımı uygulaması ile hasta ihtiyaç duyduğu gülüş estetiğine ulaşabilir.
Gülüş Estetiği Uygulamalarının Sağladığı Avantajlar Nelerdir?
Doğal görünümü destekleyerek estetik bir gülüş oluşturulmasını sağlar.
Dişlerin renk ve form özelliklerinin belirginleştirilmesine olanak tanır.
Kişinin özgüveninde önemli oranda artış oluşturarak, sosyal hayatının olumlu yönde desteklenmesine yardımcı olur.
Diş etlerinin sağlığının sürdürülebilmesi için uygun form özelliklerinin oluşturulmasına imkan verir.
Çeşitli uygulamaları dişlerdeki mevcut hastalıkların tedavi edilebilmesini sağlar.
Dudak dokusunda kaybedilen desteğin geri kazandırılmasında etkili olabilir. Bu sayede; çene, dudak ve burun uyumu gibi yüz estetiğindeki çeşitli parametrelerin düzenlenerek yüz estetiğinin desteklenmesini sağlar.
Gülüş Estetiği Hangi Uygulamalar ile Sağlanabilir?
Çapraşıklık gözlenmeyen sağlıklı dişlere sahip bireylerde gülüşün hastanın estetik beklentilerini karşılamamasının nedenleri; dişlerin renk tonu veya formu, diş etinin ise görünme miktarı ya da simetrisi olabilir. Dişlerin renk tonu çeşitli beyazlatma yöntemleri ile açılabilir. Değişim miktarına ve düzenlenecek bölgeye bağlı olarak bonding uygulamaları, lamineler ya da kaplama yöntemleri tercih edilerek dişlerin hem form özellikleri hem de renk tonları değiştirilebilir. Diş etlerinde düzenlenme ihtiyacı olan durumlarda ise çeşitli pembe estetik uygulamaları ile istenen profil oluşturulabilir. İhtiyaç durumda bu uygulamalardan birkaçı kombine edilerek de uygulanabilir.
Dişlerde çapraşıklıkların gözlendiği durumda, tedavi alternatifleri çapraşıklığın miktarına bağlı olarak değişkenlik gösterir. Çapraşıklıkların neden olduğu estetik problemlerin kısa bir sürede düzenlenmesi istendiğinde gülüş tasarımı uygulamalarının uygunluğuna dişlerdeki çapraşıklık miktarına bağlı olarak karar verilir. Çapraşıklık miktarının minimal olduğu durumlarda ideal konumlarında olan sağlıklı dişlerde form değişikliği amacıyla uygulanan yöntemler bu durumun düzenlenmesi için de tercih edilebilir. Bonding, lamine ya da kaplama tedavilerinin çapraşıklığın ideal bir şekilde düzenlenmesinde etkili olamayacağı miktarda çapraşıklık gözlenen durumlarda ise ortodontik tedavi uygulamaları ile gülüş estetiği oluşturulabilir. Çapraşıklık miktarına bağlı olarak ortodontik tedavi seçenekleri de değişiklik gösterir. Tedavi geleneksel olarak dişlerin ön yüzeylerine braketlerin uygulanması ile gerçekleştirilebilir. Bu uygulama yerine ideal tedavinin sağlanması mümkün olan durumlarda, estetik dezavantajları daha minimal olan porselen braketler ya da dişlerin arka yüzüne braket yerleştirilmesi yöntemi tercih edilebilir. Bu uygulamaların yanı sıra, diş pozisyonlarının uygun olduğu durumlarda şeffaf plaklar ile estetik dezavantaj oluşturulmadan da tedavi sağlanabilir.
Dokularda meydana gelen hastalıklara bağlı olarak estetiğin bozulduğu durumlarda ise tedavi yöntemi, var olan hastalığa bağlı olarak değişkenlik gösterir. Diş etlerinde büyüme ya da çekilmelerin olduğu durumlarda, ana etken ortadan kaldırıldıktan sonra gingivektomi (diş etinin uzaklaştırılması) ya da gingivoplasti (diş etinin düzenlenmesi) işlemleri ile estetik problemler ortadan kaldırılabilir. Dişlerde çürüklerin olduğu durumlarda kompozit dolgular ya da kaplama yöntemleri ile dişler sağlığını ve estetik görünümününü geri kazanabilir. Diş eksikliği olan durumlarda ise implant tedavileri ya da köprü uygulamalarıyla bölgedeki boşluğun neden olduğu estetik ve fonksiyon kaybı ortadan kaldırılabilir.
Gülüş Estetiği Uygulamalarında Nelere Dikkat Edilmesi Gerekir?
Multidisipliner (çok branşlı yaklaşım) bir diş hekimliği konusu olan gülüş estetiği uygulamalarının ayrıntılı bir muayene ile belirlenmesi ve seçilecek uygulamaların birbirleriyle uyum içerisinde olması büyük önem taşır. Her hastanın dişlerinin durumu ve yapısı, estetik olarak ihtiyaçları ve beklentisi birbirinden farklı olacağından hastaya sunulacak tedavi alternatiflerinin ve uygulanacak olan işlemlerin kişiye özgü olarak değişkenlik gösterebileceği bilinmelidir. Gerekli durumlarda tasarımının oluşturulmasında ve tedavinin uygulanmasında, alanında uzman birden çok diş hekimi ile birlikte ilerlenebilir. Tedavi yöntemleri belirlenirken birincil öncelik daima dişleri sağlığına kavuşturmak ve sağlığının devamlılığını korumak olmalıdır. Bu sayede daha sürdürülebilir bir tedavi sağlanması mümkün olabilir. Sağlıklı dişlerde kimi zaman yalnızca diş eti düzenlemesi ve diş beyazlatma işlemlerinin kombine olarak uygulanması hastanın estetik tereddütlerini ortadan kaldırabilmektedir.
Hastaya uygun işlemlerin ve ilgili tasarımların belirlenmesine pek çok parametre büyük önem taşır. Tercih edilecek materyal; hastanın alışkanlıklarına, diş üzerine gelen yük miktarına, dişte oluşturulmak istenen renk değişimine bağlı olarak değişkenlik gösterebilir. Örneğin; diş dokusunda çeşitli nedenlerle kayıpların meydana geldiği durumlarda, dişlere yoğun olarak kuvvet geliyorsa ya da diş renkleşmesi ileri düzeyde olup örtücülüğe yüksek oranda ihtiyaç duyuluyorsa zirkonyum kaplama tedavileri birincil tercih olabilir. Daha az kuvvet alan ve diş renginde marjinal bir fark oluşturulmasına ihtiyaç duyulmayan durumlarda ise dişlerin durumuna bağlı olarak yansıtıcılık özelliği daha yüksek olan empress kaplama veya lamine uygulamaları ile tedavi gerçekleştirilebilir. Protez işlemlerinde lamine uygulamaları, dişlerde aşındırma ihtiyacının oldukça minimal olması nedeniyle ideal tedavi sağlanabilecek durumlarda birincil tercih olmalıdır. Tasarım oluşturulmasındaki en önemli etkenler ise; kişinin cinsiyeti, yaşı, yüz profili, karakteri ve gülüş estetiğindeki kişisel beklentileridir. Tasarım sürecinde hasta tasarıma dair tüm beklentilerini hekime detaylı bir şekilde açıklamalıdır. Ağız ortamının sağlığına zarar verecek bir durum olmadığı sürece beklenen estetik değişimler ile uyumlu bir tasarım oluşturulabilir.
Tedavi sonucunda planlanan tasarım, diş pozisyonlarının uyumlu olduğu hastalarda işlem öncesinde prova edilebilir. Mock up uygulamasıyla yapılan bu prova seansı sayesinde tedaviden beklenen sonucun objektif bir şekilde değerlendirilmesi mümkün olabilir. Bu aşamada gerekli durumlarda tasarımda değişiklik yapılabilir. Dişlerde işlem yapılmasının ardından da oluşturulan protezin dişler ile olan uyumu ve estetik özellikleri kalıcı olarak yapılmadan önce prova edilir. Uyumun yeterli oranda olmadığı ya da protezin hastanın estetik beklentisini karşılamadığı durumlarda bu aşamada da tasarım değişikliğine gidilmesi mümkündür.
Gülüş estetiği uygulamalarına ilk olarak ağız içerisindeki mevcut hastalıkların tedavisi ile başlanmalıdır. Ağız ortamının sağlığını oluşturacak gerekli işlemler yapılmadan gülüş estetiği uygulamalarının gerçekleştirilmesinin tedavi ömrünü kısaltabileceği bilinmelidir. Dişlerdeki çürükler ve diş eti rahatsızlıkları tedavi edilmeli tedavisi koruyucu bir yöntemle gerçekleştirilemeyecek dişlerin çekimleri planlanmalıdır. Bu sayede tedaviler ile oluşturulacak gülüş tasarımı daha uzun süre korunabilir.

You can contact me for more information or if you have a different problem

what do you need?

contact me

Çakır Klınık

DR. TÜLİN ÇAKIR / DT. AKIN ÇAKIR